Asaleti Olmayanın Dostluğu Olmaz
Geçmişten günümüze Amerika’nın tarihiyle beraber coğrafyamız üzerinde ürettiği çıkarcı politikaları göz önünde bulundurduğumuzda Amerika’nın küstah politik tavrını huy...
Geçmişten günümüze Amerika’nın tarihiyle beraber coğrafyamız üzerinde ürettiği çıkarcı politikaları göz önünde bulundurduğumuzda Amerika’nın küstah politik tavrını huy edindiğini görüyoruz.
Osmanlı Devleti’nin Amerika ile ilişkilerini incelediğimizde, Amerika’nın bağımsızlığını ilan ettiği dönemin hemen ardından birçok devlete elçiler gönderdiğini ve bunlardan birinin de Osmanlı Devleti olduğunu biliyoruz. Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşanılan sancılı süreçlere rağmen henüz kudretini tam anlamıyla yitirmemiş olması, Amerika’yı ticari anlamda Osmanlı’ya karşı talepkâr bir konuma getiriyordu.
Osmanlı’nın yeniliklere açık olma fikri ile yeni bir devletle ilişkileri güçlendirmek adına Amerika’ya sağladığı imtiyazlar zamanla Osmanlı’nın aleyhine bir seyir sürdürdü. Çok fazla kapitülasyon elde eden Amerika, Osmanlı’nın olumlu yaklaşımlarını suiistimal etti.
Zamanla üstünlük sağlama çabalarıyla Osmanlı’ya politik anlamda yüklenmeye başlayan Amerika, misyonerlik faaliyetlerini arttırmak için çalışmalarda bulunmuş ve konsoloslar da Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale etmeye başlamıştır. Amerika’nın Erzurum ve Harput’ta konsolosluk açmasına karşı çıkan Osmanlı, konsolosluğun resmen tanınmaması halinde ‘’Amerikan Kongresi’nde Osmanlı aleyhine konuşmalar gerçekleştirileceği’’ tehdidiyle karşı karşıya kalmış ve Erzurum konsolosu kerhen atanmıştır.
İstediği alınmadığında ağlayarak istediğini aldıracağını düşünen şımarık bir çocuk gibi davranan Amerika, istediği imtiyazlara izin verilmediği müddetçe sık sık ‘’Osmanlı’nın aleyhinde sert konuşma yapacakları’’ tehdidiyle arzularını elde etmiştir.