Mustafa Kemal yaşasaydı alayınıza mabet hazırlardı
Bize göre Mustafa Kemal’in, birilerinin ise atasının nedir zamanın soytarılarından çektiği? Siz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarınız tarihi sorumluluğunuzu yerine getirerek gereğini yaptınız, vebal noktasında...
Bize göre Mustafa Kemal’in, birilerinin ise atasının nedir zamanın soytarılarından çektiği? Siz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarınız tarihi sorumluluğunuzu yerine getirerek gereğini yaptınız, vebal noktasında şuna şahidiz; siz vatan müdafaasında bulundunuz. Allah sizleri bu millete yaptığınız hizmetler kadar ve fedakâr cefa ile muamele etsin inşallah.
Bu Sözcü Gazetesi yazarlarını okuduğumda ‘’Neyin kafasındalar?’’ demeden geçemiyorum. Nerdeyse ‘’Atam Atam, sen kalk ben yatam’’ demedikleri kalmış. Emin ÇölLEŞen (Çölaşan) ve Yılmaz Özdil toplumu paranoyak haline getirmişler. Yazık sizlere ki; bu adamları okumak, ceddini mezardan çağırmak gibidir…
Sayın Yılmaz Özdil, bir şahsın hayatından geçenleri iyi ifade ederek yazmış, cumhuriyet ve kişiler üzerine Mustafa Kemal’i getirip yine nakış sanatı itinasıyla işlemiş. Sayın Özdil, bırakın adamı da huzurla toprağında yatsın. Haftanın yedi gününde yirmi dört kere Mustafa Kemal’den bahsetmek, seni kimsenin gözünde kahraman yapmaz. Size ölülerden fayda gelmez, bunu anlayın. Bugünün canlılarından faydalanın. Görünen o ki; sizlerden çıkan başka Kemallerle de bir türlü barışık olamadınız ama bilin ki; bugünün yaşayan Kemal’i bile size fazla.
Sayın Özdil, gericilik ile özdeşleştirdiğiniz dil sorununu yazılarınızda kaleme almanız büyük bir çelişkinin eseridir. Sizin büyüdüğünüz toprakların eski dili Japonca olsaydı ve bugün Japon dilini biliyor olsaydınız gerici mi oluyordunuz? Veya diliniz Aramice, İbranice olsaydı çok mu ahmak oluyordunuz? Hangi kafa ile yaşıyorsunuz? Sayın Özdil, unutma ki Mustafa Kemal de Osmanlı Türkçesi ile büyümüştür, eski yazı ile akademik aydınlık unvanlarını elde etmiştir ve eski yazı ile şereflenmiştir. Bunu kafanıza sokun ve her defasında atanızı rencide ederek kimliğinize şeref katamayacağınızı öğrenin. Sayın Özdil, birilerini çok sevebilirsiniz, buna saygı duymak gerek ki; ben de duyuyorum. Ancak yazılarınızı kaleme aldığınız bütün satırlarda bir kesime inceden, dokunaklı olarak giydiriyorsunuz. Bunlar sizin kaleminizi hafifletecek davranışlardır, vazgeçin.
Yılmaz Büyükerşen’in hayat hikâyesi ile bir insanın hayatını kaleme alarak, cahil ilan edilen okul bekçisini, gerici hizmetçi mantığı ile işleyerek, aydınlık devrim mantığını nasıl buldunuz Sayın Özdil! Ahmet Yuşan’ı büst ile onore ettiğini söyleyerek aslında hizmetçi dilini kullanıyorsunuz, farkında mısınız? Sayın Ömer Koç Bey’in kendi mahallesinde övgüler dizerek, kişileri sayarak, bu ülkede birçok kişinin ahını alan merhum ve merhumelerin aydın Türkiye’sinin sonu mu geldi de geriye özlem dizeleri başladı? Kaldı ki aydın olmak; ölülerden medet ummak değil geleceğe bakmaktır.