Ortadoğu’daki hiçbir harekât birbirinden bağımsız değildir

Birinci Dünya Savaşından bu yana bölgemizde kademeli bir biçimde ilerleyen birçok planın devreye sokulduğunu görmekteyiz. Bölgede üzerinde oyunlar oynanan ülkelerin başında şüphesiz ki Türkiye gelir. ABD ve...

Birinci Dünya Savaşından bu yana bölgemizde kademeli bir biçimde ilerleyen birçok planın devreye sokulduğunu görmekteyiz. Bölgede üzerinde oyunlar oynanan ülkelerin başında şüphesiz ki Türkiye gelir. ABD ve İngiliz istihbaratlarının Ortadoğu üzerinde uzun yıllara dayanan planlamalar yaptığı görülmektedir. Birinci Dünya Harbi sonrası çok uluslu güçlerin 1920’lerde Türkiye’nin bölünmesi üzerine alışamadıkları konuları derin dondurucuya kaldırarak uzun bir süre için kenara kaldırdığını görmekteyiz ancak bölgenin jeopolitik yapılanması ve son zamanların hızlı dengelerinin değişmesi açısından küresel güçlerin kafasında netleşmeyen bazı konuların kendi aralarında daha büyük sorunlar ürettiğini görmek gerek. Bu durum ülkemiz açısında bir fırsat olarak da işlenebilir. Ortadoğu’da dönen ve ülkemiz açısından önem teşkil eden birkaç konuyu inceleyelim;

Körfez Savaşı’nın derinlemesine yapılan bir savaş olduğunu birçoğumuz biliyoruz. Saddam Hüseyin’i iktidara getiren güçlerin amaçları doğrultusunda uzun vadeli olarak İran’la savaştırdığını biliyoruz ve arkasından Kuzey Irak’ta Halepçe Katliamı ve daha sonra Şii bölgelerinin katliamının ardından Kuveyt işgal planı ile devam etti. ABD, Irak’a savaş açma hakkını elde etmek için kendisi açısından her türlü oyun ve senaryonun mubah olduğunu ve buna bağlı olarak Saddam Hüseyin’i diktatör ilan ettiğini, hatta kimyasal ve biyolojik silah ürettiği iddiasıyla dünya kamuoyunu savaşa ikna ve savaş hakkı için zemin oluşturma yönünde kullandığını biliyoruz. Ortadoğu’nun geçici güç sarhoşu Saddam Hüseyin bu tehlikeyi görmezden geldiği için 32. paralelin ve çekiç gücün devreye alınarak fiilen bölünme başladığını, 1990’lı yılların Batı menşeli oyunlarının hayata geçirildiğini, ağır bedellere yol açabileceğini ve daha sonra canımızı çok yakacağını çok geç anladık. Dönemin bazı siyasilerinin kına yakacak kadar sevindiklerini unutmadık. 

Barzani’nin çocukluk hayalim dediği şeyin aslında 1. Körfez savaşında açık tezgâhlanan bir oyun olduğunu söyleyebiliriz. Batının 1923 yılından kalma, uykuya alınmış gizli bir hamlesi olduğunu, bu hamle için zaman kolladığını unutmayalım. Türkiye, İran ve Irak’ın tehlikeyi fark edip karşı hamle yaparak, Batı ve ABD’nin bunca planlarının güçlerine rağmen çürüdüğünü görmek bizler açısından memnuniyet vericidir. Sanırım Barzani’nin çocukluk hayali aklının başına gelmesi ile son bulacak. Ancak ümmetin birlik ve beraberliği ile Ortadoğu’da huzur mümkün olacaktır. İsrail, ABD ve İngiltere, devletleri oyuna getirerek, bölgeyi kan ve gözyaşı deryasına çevirerek saadetin olmayacağını anlamıştır.

ABD’nin Kuzey Irak üzerinden planladığı oyunun boşa çıkması ABD’yi ciddi derecede rahatsız etmektedir. İngiltere’nin son zamanlardaki tutumunun, bölgeyi yeniden ısıtmasının, son zamanlarda Suriye Kürtlerine ilgi duymasının hayra alamet olmadığını unutmayalım. Batının bütün oyunlarını Suriye sahasına çekmek için var gücü ile yeni karanlık oyuna başladığını, acımasızlığı ile devam ettiğini bütün dünya seyretmektedir. İsrail’in güvenliğini teminat altına almak için birçok milletin adeta sağır ve dilsiz şeytana dönüştüğünü görüyoruz. ABD’nin PYD’yi müttefik olarak görmesi ve Türkiye’ye açık tehdit mesajları verecek kadar ileri gitmesi Ortadoğu’nun yeniden şekillendirmesi anlamına gelir. 

ABD bölgedeki terör örgütlerini silahlandırarak farklı etnik yapıya sahip bölgeleri PYD yolu ile işgal ederek yeni çıkmazları kirli oyununun bir parçası haline getirdi. Deyrezzor ve Rakka işgalinin bölgede kalıcı olmayacağını ABD, İsrail ve İngiltere’de bilir. Ancak PYD’ye açılan koridorun gelecekte uzun vadeli bir savaş senaryosunun habercisidir. ABD’nin bölgeyi daha büyük bir çıkmaza sokması Türkiye tarafından yakın takibe alınmıştır. İran ve Rusya tarafından bunun sürdürebilir bir savaş olmadığını iyi bilen Türkiye, kendi bölgesinde hem çıkarlarında hem de komşuluk ilişkilerinde her türlü ittifak oluşumuna hazırlık yaparak küs olduğu komşuları ile dahi bütün oyunları bertaraf edecek akla ve iradeye sahiptir. Bunu iyi analiz eden Rusya, bölgede Türkiye ile ilişkisi sıcak tutmaya çabalayarak yenibahar havaları estiriyor. Bu konun ABD’yi rahatsız ettiğini, Türkiye’ye yapılan bütün ihanetlerin altından ABD’nin çıktığını, bölgemizde hiçbir şeyin tesadüf olmadığını ifade etmemizde yarar var.

Son günlerde ani bir hızla Suudi Arabistan’da meydana gelen olayların da temelinde Batının böl, parçala, yönet taktiğini uyguladığını ve ülke içerisindeki ufak farklılıkları ortaya çıkaracak hamleler ile dışarıdan müdahalede bulunduğunu söyleyebiliriz. Suudi Arabistan’ın son vaziyetinin olumsuz bir şekilde sonlanmaması için devamlı vurguladığımız ümmet anlayışının oluşması, orantısız güç kullanarak milletlerin ekonomilerini, halklarını sömüren batının eline maşa olmaması adına önemlidir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sizce, CHP Kürtlerin katili değil mi? 28 Mart 2023 | 335 Okunma Siyaset sanatı; güneş altında bronzlaşmış gölgesine faydası olmayan vekil istemiyoruz 21 Mart 2023 | 81 Okunma Büyük bir millet olmanın haklı tezahürü budur 14 Mart 2023 | 99 Okunma IŞİD, Türkiye’de renkli izolasyona girmeye çalışıyor 07 Mart 2023 | 184 Okunma 2030’a kadar Arz-ı Mevud projesini bitirmek istiyorlar 28 Şubat 2023 | 1.176 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar