Sanat Türkiye için değil, FETÖ’cüler içinmiş

15 Temmuz’un devamında gelişen süreçte olayın şokunu bile atlatamadan içimizde demokrasi havarisi kesilen kimi şarlatanların foyası erkenden ortaya çıkmıştı. Demokrasiyi savunan ve her gün bize demokrasi...

15 Temmuz’un devamında gelişen süreçte olayın şokunu bile atlatamadan içimizde demokrasi havarisi kesilen kimi şarlatanların foyası erkenden ortaya çıkmıştı. Demokrasiyi savunan ve her gün bize demokrasi dersi vermeye çalışan şarlatan düzenbazlar şunu unutmasınlar; özünde kim demokratik kim cuntacı herkes birbirini iyi tanımıştı. Dahası da kin ve nefretten beslenen bazı aşağılık kesimler timsah kılıfında av bekliyordu. Düne kadar rol model olan siyasiler, sanatçılar ve yazarlar, bazı aydın diye geçinen toplulukların aslında aramızda birer düşman olduğunu iyi bilmeliyiz. Çünkü bir dediği bir dediğini tutmayan, dün darbe, bugün kontrollü darbe diyen bir liderin safında yer alan, tutarsızlığı cümlelerine kaftan bilmiş bir adamın peşinden giden sanatçıdan da, siyasiden de, yazardan da, iş adamından da şüphe ederiz. 

Sanat dünyasını işlemek gerekirse örneğin bir sanatçının ülkesine sevdayla bağlı olduğunu ve meşru hükümetin yanında olduğunu dile getirmesinin pek âlâ doğal karşılanması gerekir. Öyle değil mi? Evet, ancak klavye teröristlerinin bu gibi durumlarda hemen devreye girerek linç kampanyası başlattıklarını söyleyebiliriz. Aynı anda sosyal medyada önü kesilemez bir algı yönetimi yaptıklarını görmekteyiz. Yaptığı işi güzel yapan, sanatını layığıyla icra eden ve güzellikler için uğraşan bir sanatçı bunu yaparken her özgür insan gibi dünya görüşünü dile getirebilir. Ki; sol sanatçı kesim bunu gayet doğal bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Ancak söz konusu sağ kesimden bir isim olunca birden ressamı da, oyuncusu da, şarkıcısı da taşlama sanatı ustası oluyor. Sanat dünyasının ancak bunların tekelinde olduğunu ve dahası kendilerinin dışında kimsenin sanatçı olamayacağı noktasında alçakça, faşizan bir algıda olduklarını hissediyorsunuzdur. Çünkü sadece onlar halk tabanında yetişmiş ve ezilmişlerdir(!) Mütedeyyin bir Müslüman sanatçı olamaz mı dendiğinde dünya onlardan ibaretmişçesine davranırlar. Mesela “sanatçı solcu olmak zorunda” düşüncesi ile mücadele etmek zorundasınız. Solculuk damarları da gerçek sağa taş atabilecekleri ortak bir düşman bulana kadar atıyor ya zaten. Gizli mesajlarla halka yutturdukları sanat da Türkiye için değil, FETÖ içinmiş… 

Siyaset dünyası ayrı bir facia… İyi siyaset adamı onlardan çıkar(!) İyi bürokrat onlardan çıkar(!) He bakın ama batıllarla iyi dans eden onlardan çıkar, iyi mini etek giyen onlardan çıkar. Hatta modern olmak, batılıların gözüne girmek için cumhuriyetin ilk yılarında İngilizlerin, batı modernizmi adı altında hanımların dini değerleriyle oynadıklarını unutmayalım. Kısacası ar ve damar meselesi… İşte o neslin eseri olan bu tayfa 15 Temmuz akşamı ağızlarından salyalar akıtarak, cumhuriyetin adamları geliyor diye darbenin başarılı olması ümidindeydi. Neredeyse zil takıp oynayacak olan bu insanlar hiçbir zaman bu ülkenin değerleriyle uyuşmayan, içimizde gizlenmiş, kamuflajlı siyasi misyon uzantılarıdır, unutmayalım!

Bir de yazar-çizer takımımız var ki… Hükümetleri yıkan-kuran, dünyadaki entelektüel yapıyı iyi bilen ve kendilerinin dışında bu toplumda her kesimin cahil olduğunu ifade etmekten çekinmezler… Zavallı mahlûkların hayali dünyasında yaşamaktadırlar. Dahası, bizdeki yazar-aydın tayfası çok entelektüel düşünce yapısında oldukları için sol marjinal dünyaya ait olduklarını söylerler ve bunu marifetmiş gibi çok da güzel yansıtırlar(!)Bunların farklılık dünyasında; hükümetlerin kendilerine mutlaka danışması gerektiği ve rol model yazarların gündem açısından bilgi birikimlerinin hayal dünyalarının ötesine geçip benimsenmesi gerektiği yer almaktadır. Birkaç doğru yazar çıkıp da ülkesine olan sevgisini ifade ettiğinde çok rahat sol basın tarafından aforoz edilebiliyor. Dışlama politikası uygulayarak yalnız bırakılmaya çalışılan gerçek sanatçıları, siyasileri, yazarları görelim. 

İş dünyasının sonsuz çıkar döngülerinden de bahsetmek lazım. O cemaat senin bu cemaat benim derken herkes kısa yollardan cemaatlerden nasıl yararlanırız derdine düşmüş. Sahte yaşam biçimlerinin yanında her türlü riyakârlığa göz yumarlar. Ayrıca üretici olmaktan, yenilikler getirmekten çok altındaki arabadan tutun evine kadar her şeyi değiştirdiğini düşünün. Burjuvazi Türkiye’sinde FETÖ denilen illetin bedellerinin topyekûn ne denli ağır olduğunu bu manzaralara bakarak görebiliyoruz. Hem İslam’ın yanlış anlaşılmasına hem de solculara koca bir pist bırakılmasına sebep oldular. Aynı zamanda iş dünyasında büyük yolsuzluklara ve boşluklara meydan açıldı. İş dünyasının son 15 yıl içinde bu denli büyümesinin de hormonlu FETÖ siyaseti ile pek çok alanda işbirliği içinde olmasına bağlayabiliriz. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sizce, CHP Kürtlerin katili değil mi? 28 Mart 2023 | 335 Okunma Siyaset sanatı; güneş altında bronzlaşmış gölgesine faydası olmayan vekil istemiyoruz 21 Mart 2023 | 81 Okunma Büyük bir millet olmanın haklı tezahürü budur 14 Mart 2023 | 99 Okunma IŞİD, Türkiye’de renkli izolasyona girmeye çalışıyor 07 Mart 2023 | 183 Okunma 2030’a kadar Arz-ı Mevud projesini bitirmek istiyorlar 28 Şubat 2023 | 1.176 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar