Şii ve Suud savaşlarının yeni kurbanları: Türkmenler ve Kürtler
Savaş alanları için yeni oyuncaklarını test eden emperyalist güçler hız kesmeden amaçları doğrultusunda kendilerini kanla doyurmaya devam ediyor. Buna karşın emperyalist güçlerin savaş esiri olan mazlum...
Savaş alanları için yeni oyuncaklarını test eden emperyalist güçler hız kesmeden amaçları doğrultusunda kendilerini kanla doyurmaya devam ediyor. Buna karşın emperyalist güçlerin savaş esiri olan mazlum devletleri ve halkları birer maşa gibi kullanıldıklarını görmemek çok acıdır.
Terörle mücadele ile geçirdiğimiz son 40 yılın ve komşu ülkelerde gerçekleşen 27 yıllık sonu gelmeyen savaşların acımasızlığını çok net görmeye başladık. Bunca acıya rağmen kör ve sağır olan ırk-mezhep hastaları her geçen gün içimizi daha da fazla yakmaya devam ediyor.
İran Şiilerinin kendilerini mezhepsel olarak üstün görmesi ve yayılmacı bir politikada yol almaya çalışması, var olan kardeşlik hukukunu hiçe sayarak bölgemizde etnik sınıflar üzerinde asimile hareketler sergilemesi, Şia dünyasına öncülük yapması sorunları devamlı büyütmektedir.
Bunun yanında Suud dünyası selefiliğini ve Arap İslam anlayışı için nefsi çatışmalarını da beraberinde getiriyor. Suud devlet yönetiminin küresel sermayenin işgali altında olduğunu da iyi görmemiz gerekir. Devlet yönetiminin neredeyse tamamı ABD ve İngiliz sermayesi tarafından ablukaya alınmış durumda. Bu sorunun Suudları bir çıkmaza soktuğunu ve küresel güçler tarafından iradelerinin ipotek altında olduğunu iyi analiz etmemiz gerekir.
İran’ın Şii dünyası tarafından kuşatılması, Arap Sünni bloğun kendi derdine düşmesi, yayılmacı Suud dünyasının nefsi davranması Müslümanları bölmektedir. Batının petrol yataklarını bir an evvel ele geçirmek için bölgeyi daha karmaşık bir duruma sokarak, istediğini elde etmek adına yangını körüklediğini unutmayalım.
Yeni Ortadoğu’nun haylaz ve yaramaz çocuğunu şekillendirmeye çalışan ABD’nin, son zamanlarda Kürtleri yeni savaş oyuncakları ile donatarak, süsleyerek kullanmaya başladığını görüyoruz. Kürtlerin bölgede cirit atan küresel sermayenin iki lafına müptela olduğunu, hayallerini süslediğini unutmayalım. Neydi bu iki laf; bağımsız devlet ve zenginlik. Kürtler tarihten bir ders almalı; haçlı ve Tapınak Şövalyelerinin çocuklarının atalarınızın düşmanı olduğunu çok iyi bilmelisiniz. ‘’Gelin, vaat edilmiş topraklar içinde bir hayal dünyasına kapılmayın’’ demek ve bunun üzerine argüman üretmek gerekmez mi?