Türk-Amerikan Lobileri Ne İş Yapar
Dünya üzerindeki en köklü lobicilik faaliyetleri Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunmaktadır. Lobiciliğin doğum yeri olan ABD’de, lobici (lobby agent) kelimesi 1839 yılında ilk defa kullanılmaya başlanmıştır....
Dünya üzerindeki en köklü lobicilik faaliyetleri Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunmaktadır. Lobiciliğin doğum yeri olan ABD’de, lobici (lobby agent) kelimesi 1839 yılında ilk defa kullanılmaya başlanmıştır. Washington DC’de 120 bin üzerinde lobici ve 8.700 üzerinde şirket tarafından (7 milyar $’in üzerinde yıllık bütçe ile) bu faaliyetler değişik şekillerde yürütülmektedir. En çok etkin olan ve öne çıkan lobi grupları Musevi Lobisi ve Ermeni Lobisidir. ABD’deki lobicilik faaliyetlerinde, bu topluluklar Amerika’daki uluslararası çıkarlarını korumak için çok profesyonelce çalışmaktadır. Lobicilik faaliyetlerini yoğun olarak kullanan ülkelerin başında İsrail ve Ermenistan da yer almaktadır.
Türkiye’nin lobicilik tarihine bakarsak, lobicilik faaliyetleri Osmanlı döneminde başladı diyebiliriz. II. Abdülhamit’in Avrupa kamuoyunu Osmanlı lehine yönlendirmek için bazı girişimlerde bulunduğu bilinmektedir. Bugünkü anlamda lobicilik çalışmaları ise ilk kez Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Türk Teavün Cemiyeti “Turkish Welfare Associaton” tarafından başlatılmıştır.
Bu cemiyetin kuruluşuna bakarsak, 1860’lı yıllarda Osmanlı topraklarından Amerika’ya göçler başladı. Göç edenler arasında Rumlar, Ermeniler ve Türkler vardı. Aynı dönemde iş bulmak, para kazanmak için Türkler de Amerika’ya göç etmişti. Bu cemiyetin kurulduğu dönemde 1. Cihan Harbi bitti ve savaş yüzünden kopuk olan Türk-Amerikan ilişkileri yoğunlaşmaya başladı. Ancak özellikle Ermeni ve Rum lobileri Amerikan ve Türk yakınlaşmasından rahatsız olmaya başladılar. Buna bağlı olarak iki ülke ilişkilerinin ilerlemesini engellemek için çalışmalar yaptılar.
Ermeni ve Rum lobileri Türkler aleyhine propaganda yaparak, Amerikan kamuoyunu etkiliyor, bunun yanında Amerika’da yaşayan Türkleri de hedef olarak görüyorlardı. Ermeni ve Rum baskısı karşısında kalan Türkler, bu ülkede iş bulmakta ve çevre kurmakta da zorlanıyordu. İşte böyle bir dönemde kendi aralarında sosyal dayanışmayı güçlendirmek, Ermeni-Rum lobilerinin faaliyetlerine göğüs gerebilmek ve Anadolu’daki savaş mağdurlarına yardım yapabilmek maksadıyla New York’ta yaşayan bir avuç Türk, bir araya gelerek, bir dernek kurmak fikri etrafında birleştiler. Amerika’da kurulan bu dernek, Amerika’da ilk Türk lobisi olma özelliğini kazanmıştır.
Benim büyük amcam Feyat Balaman’ın da 1890’lı yıllarda Amerika’ya göç etiğini aile büyüklerimiz tarafından öğrenmiştik. 1890 yılında Feyat Balaman amcamız, Bingöl ve çevre ilçeler dahil olmak üzere 70’e yakın kişiyi Amerika’ya götürdüğünü ve çoğunluğunun Ermeni işçi sınıfından oluştuğuna açıklamalarında yer vermiştir. Hatta bazı rivayetlere göre Titanik’te ölen Bingöl Kiğı Ermenileri, büyük amcamız Feyat Balaman tarafından götürülen Ermeni vatandaşlardır. Bir süre Amerika’da yaşayıp daha sonra Türkiye’ye geri dönen Feyat Balaman amcamıza dönüş sebebini sorduğumuzda kendilerine yapılan haksızlığa artık dayanamadıklarını söyledi. 1. Cihan harbinden kaynaklanan, Rumların ve Ermenilerin Türklere karşı olan düşmanlığının artık had safhada olduğunu ve ABD’deki Rumların ve Ermenilerin orda bulunan Türk kafilesinden birkaç kişiyi şehit etmeleri üzerine bu şiddete tahammül edemeyip dönmüşler. ABD’de barındırılmayan Müslümanların, bugün de istedikleri gibi lobi faaliyetlerini sürdüremediğini görmekteyiz.
Sn. Cumhurbaşkanımızın ABD’de oluşturduğu TACS yönlendirme komitesinin Türkiye çıkarlarına hizmette yetersiz olduğu düşünülmektedir. Birkaç vatandaşımızla yaptığım görüşme sonucu bu kanı ağır basmıştır. Hatta seçim sonuçları itibarı ile de ABD’deki misyon temsilcilerinin çoğunun başkalarının hesabına çalıştığını görebiliriz. ABD’de yetkilendirilmiş isimlerin ne kadar analiz edildiği hakkında bilgim yok ama bildiğim tek şey halen FETÖ ile ilişkili isimlerin çoğunlukta olduğu bir komite görevde ve ‘’bunlardan lobi faaliyetleri beklenmektedir’’. Bu da acı bir durum...