Asıl mesele?
Referandum ve 24 Haziran seçimlerinin ardından "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"nin inşası için çalışmalara hız verildi. Türkiye Cumhuriyetinin millî ve üniter yapısını ortadan...
Referandum ve 24 Haziran seçimlerinin ardından "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"nin inşası için çalışmalara hız verildi. Türkiye Cumhuriyetinin millî ve üniter yapısını ortadan kaldıracağı anlaşılan bu dönüşümle, "Başkan" adı verilen tek adama bağlı "eyalet" yönetimine geçiş süreci başlamıştır. Eyalet yönetiminin "rabia" söylemindeki "millet" kavramı ile perdelenen "etnisitelere" dayanacağı söylenebilir. Şimdilik "Yeni Türkiye" denilen yönetime, ileride ne ad verilecektir bilmiyoruz. Adı ne olursa olsun sonuçta, federasyona benzer, meselâ Yugoslavya gibi "çok ortaklı" bir yönetim olacağı tahmin edilebilir.
Özetlenen bu dönüşüme karşı çoğunluk; bilgisizlik, şaşkınlık, korku ve çıkar hesaplarıyla sessizliğini korusa da, meselenin farkında olanların tepkileri gecikmemiştir. Bunlara örnek olarak şunları verebiliriz.
Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan, "Yeni hükümet sistemiyle yeni bir devlet kurulmasının planlandığını" söyledi. Devamında, "İçişleri Bakanlığı görev tanımına yurdun iç politikasına, il ve ilçelerin genel ve özel durumları ile ilgili değerlendirmeler yapmak ve Cumhurbaşkanına teklifte bulunmak" ve "ülkenin idari bölümlere ayrılması, il ve ilçelerin genel idarelerini düzenlemek eklendi… Yeni bir devlet kurulması çabasının artık açıkça ortaya çıktığını" kaydetti.
Demek ki, referanduma sunulan anayasa ile Cumhurbaşkanına, TBMM'ye ait devlet teşkilatı ve eyalet kurma yetkisinin verilmesi boşuna değilmiş.
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran, bir hukukçu olarak şöyle diyor: "Bu sistemin temel taşlarından bir tanesi de ülkenin eyaletlere bölünerek yönetilmesidir. İdari yapıların artık eyaletler eliyle yapılması ve Cumhurbaşkanlığına bağlanacağı, hem anayasa değişikliğinden hem sistemin işleyişinden anlaşılıyordu. Bir süre sonra ülkenin 5 veya 7 ayrı eyalet sistemine geçeceği, buradaki üst düzey valiler ya da eyalet yöneticilerinin Cumhurbaşkanına bağlanacağı daha önce dile getirilmişti… Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İçişleri Bakanlığı'na yetki verilerek bunun ilk adımı atıldı… Anlaşılan hangi şehirler eyaletin içinde kalacak veya kalmayacak, bunun çalışması yapılacak. Bir veya iki yıl gibi bir sürede bu sistemin geleceği anlaşılıyor. Kendine münhasır işlerinde daha özerk, dış işlerinde Cumhurbaşkanlığına bağlı bir sistem geliyor, görüntüsü var. Bu yapılanma aynı zamanda üniter devletten vazgeçildiği anlamına geliyor. Üniter yapının ortadan kaldırılması, Türkiye Cumhuriyeti'nin ortadan kaldırılmasını doğurabilecek kadar tehlikelidir."
Bu değerlendirmedeki tespitler ve üniter devletle beraber Türkiye Cumhuriyeti'nin ilgasına yol açabilecek tehlike uyarısı çok dikkat çekici değil mi?