Şah damarımıza dayandılar
"Ergenekon" davası 12 yıl sürdü. Şerefli komutanlarımız "darbe yapmak", "terör örgütü" kurmak, cinayet işlemekle suçlandı. Bu maksatla zulüm, iftira ve tertiple, yalanla, doymak bilmeyen kinle ve nefretle sahte belgeler düzenlendi.
Yetmedi, Türk ordusunun kara, hava ve deniz kadrosunu toptan tasfiye etmek ve Türk Ordusu'na karşı düşmanlarımızın bile yapmadığı aşağılayıcı ve itibar kırıcı korkunç kampanyalar hayasızca ve yıllarca sürdürüldü.
Sonunda görüldü ki, suçlamalar ve karalamalar kumpas eseriymiş. Ortada ne delil, ne şahit, ne darbe teşebbüsü, ne terör örgütü, ne de işlenen cinayet varmış. Gerçek olan, sahte "yargıçlar", sahte "polisler", sahte "askerler" ile Devletin bütün kurumlarını ele geçirip Türkiye Cumhuriyeti'ni tasfiye ederek ülkeye el koyacak iş birlikçi bir yönetim ve korkunç bir işgal projesinin varlığıymış.
Çekilen bunca acıdan sonra özetlenen gerçekler gün gibi ortaya çıktı.
Ergenekon nereden çıktı?