Yeni Vakıflar Kanunu ve Ayasofya
"Ayasofya tekrar cami oldu. Ne düşünüyorsunuz" diye soranlara cevabım; "Haçlılardaki derin ve anlamlı sessizliğin arkasında ne var, bunu gördüğümde fikirlerimi söylerim" şeklinde oldu. Bildiğimiz kadarıyla...
"Ayasofya tekrar cami oldu. Ne düşünüyorsunuz" diye soranlara cevabım; "Haçlılardaki derin ve anlamlı sessizliğin arkasında ne var, bunu gördüğümde fikirlerimi söylerim" şeklinde oldu. Bildiğimiz kadarıyla, Ayasofya camiye dönüştürülürse, Yunan-Rum ikilisi başta olmak üzere batılılar kıyameti koparacaklardır. Ama böyle olmadı, doğrusu şaşırdık. Yasak savmak kabilinden söylenenlerin ötesinde, ülkemizi rahatsız edecek bir öfke dalgası kabarmadı. O zaman bekleyelim, ne oluyor görelim demeyi uygun gördük. Bu sessizliğin arkasında ne var sorusu çok önemlidir.
Nitekim "Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, düzenlediği mitingde 'Ayasofya Camii olarak açılsın' diye seslenen vatandaşa 'Önce Sultanahmet'i doldurun sonra bakarız' diye cevap verdi. Erdoğan'ın yaptığı açıklama şöyle:
"Bak şimdi Büyük Çamlıca Camii'ni yaptık. 4 tane, 5 tane Ayasofya eder. O kadar büyük. 60.000 kişiyi alabilecek kapasitede. Ve Anadolu Yakası'nda tüm İstanbul'da ve Türkiye'de en büyük camii oldu. Buyurun mesele o değil. Bu işin siyasi boyutu var. Yan tarafta Sultanahmet'i doldurmayacaksın, Ayasofya'yı dolduralım diyeceksin. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunların hepsi tezgâh" (Milli Gazete 10 Temmuz 2020)
Yine soralım, bir yılda neler oldu da, herkese meydan okuyabiliyoruz? Konjonktür mü değişti? Türkiye ekonomisini, bölgedeki bütün komşu devletlerle barıştı da haberimiz mi yok. Eyt, var mı bize yan bakan" diyecek durumuna geldik?
Tartışmalarda gördük ki; Ayasofya 1991'de ibadete açılmıştır. Hünkâr Mahfilinde namaz kılınmaktadır. Tapuda cami olarak tescil edilmiştir. Fatih Sultan Mehmet'ten sonra, ikinci defa Mustafa Kemal Paşa tarafından İngiliz, Fransız ve İtalyanların işgalinden kurtarılmıştır. Bu önemli bilgilerin gözden kaçırılmaya çalışıldığı dikkatleri çekmiştir. Aynı şekilde, resmi beyanlarda ve iktidar yanlısı medyada "Ayasofya 80 yıl sonra ibadete açılıyor" şeklinde söylemlerle gerçekler değiştirilmek istenmiştir. Özellikle bir kısım medyada "80 yıllık zulüm sona eriyor" denmesi, son derece tahrik edici ve insanlar arasında kin ve nefreti besleyecek nitelikte bir zihniyet. Türkiye'nin çeşitli il ve ilçelerinde, bütün yurtta yüzlerce yıl önce camiye çevrilen kiliselerin, şimdi sessiz sedasız tekrar kiliseye dönüştürüldüğünü gördük. Hem de aslına uygun olarak. Safranbolu'da Ulucami'ye gitmiştik. İnşaat vardı. Sorduk, dediler ki, "Burası eskiden kiliseymiş. Yeniden kilise yapılacakmış." Peki siz camisiz mi kaldınız deyince, "Bize ileride bir yerde daha büyüğü yapılacak" cevabını verdi.
Şu anda Selanik'te, beş camiyi Yunan hükümeti kapattığı için Cuma namazı kılacak cami yok. Mezarlıklarına el konduğu için cenazelerini 200 kilometre uzaktaki Gümülcine'ye götürüyorlarmış. Bu feryat Selanik imamından geliyor. Batı Trakya'daki Türk Vakıflarının mallarına el konuyor. Atina, camisi bulunmayan tek başşehir. Müslümanlar Başmüftüyü seçemiyor, Yunan hükümeti atıyor. İstanbul'daki Fener Patriğini ise kendileri seçiyor. Maliye memurları Patrikhaneyi denetleyemiyor. Ayrıca uzman hukukçulara göre Danıştay'ın daha önce kesinleşmiş kararı karşısında, davaya yeniden bakması mümkün değildir. Ancak Cumhurbaşkanının KHK ile Ayasofya'yı camiye çevirmenin mümkün olduğunu ifade etmişlerdir.