Alman aklı ve pazarlık anlayışı
Yazılacak o kadar konu var ki. Kaleme almak konusunda zorlanıyorsunuz. Ortadoğu coğrafyasının yeni bir gerginliğe doğru gittiğini Kuzey Irak yönetiminin referandum ısrarı nedeniyle açık ve net görülmektedir....
Yazılacak o kadar konu var ki. Kaleme almak konusunda zorlanıyorsunuz. Ortadoğu coğrafyasının yeni bir gerginliğe doğru gittiğini Kuzey Irak yönetiminin referandum ısrarı nedeniyle açık ve net görülmektedir. Almanya-Türkiye gerginliği tüm hızı ile devam ediyor. Ordusu bulunmayan Almanya Türkiye'ye sattığı silahlarla bölgenin güvenlik zaaflarının tehdidini bilerek ambargo kozunu kullanıyor.
Önce füzelerle ilgili kararı şimdi ise Altay tankının motor aksanı ile ilgili ambargo sinyalleri. Fakat dikkatimi çeken nokta Altay tankının prototipinde Alman motoru kullanmışız. Şimdi devamı konusunda yerli olarak geliştirdiğimiz Altay tankının prototipinde kullandığımız motor teknolojisini seri üretimde kullanmamız konusunda sıkıntı çıktığı görülüyor. Nerden anlıyoruz? İngilizlerin şu meşhur catarpillerin CV12 motor teknolojilerini önermesinden.
Bugünlerde Almanya Türkiye'ye istediklerini yaptırıp pazarlık masasına oturtmak için çok basit ve kaba strateji oyunları oynuyor. Almanların disiplini, Almanların çalışkanlığı konusunda diyeceğimiz her hangi bir söz yok. Fakat Almanlardan İngilizler gibi sinsi stratejik hamleler beklemek imkânsız. O nedenle de pazarlık sistemleri kaba ve toy gelir. Bugünlerde yaşadığımız olayları da bu çerçeveden görmek gerek. Tabii bu kadar basit değil. Üreteceğiz tank Almanların leopar tanklarına rakip olup pazar payına ortak olacağını düşünmekte ayrı bir konu.
Leopar tankı dediğimiz de 1999'lu yılları hatırladım. O tarihlerde yaptığım bir haberi. Bu olayı bugünler de tekrar etmekte fayda var. Sadettin Tantan İçişleri Bakanı. ANASOL-M hükümeti iş başında. Almanlar Türkiye'ye leopar tankı satmanın sevdasında. Milli Savunma Bakanlığı' da MHP'nin kontenjanında. Almanlar leopar tanklarının alımı konusunda MHP'yi daha kolay ikna ederiz diye Sabancı suikastından aranan Dev-sol'un lideri Dursun Karataş'ı İstanbul'a getiriyorlar. Günlerce oralarda tutuyorlar.
Akşam Gazetesi'nde Sadettin Tantan'ın bir yakını ‘Dursun Karataş yakalandı' şeklinde bir haber yapıyor. O tarihte Çin'de bulunan Tantan şokta. Haber yalanlanıyor. O muhabir işten atılıyor. Ama olay doğru. Tek fark Karataş Alman istihbaratının elindi. Türkiye ile pazarlık için getirilmiş. Türkiye bu kozu o zaman yutmadı. Hatta konuyu o dönem Adana Milletvekili olarak Meclis'te bulunan Rahmetli Özal'ın Koruma Müdürü Musa Öztürk'le konuştum. Musa beyin bana söylediği, “Alman istihbaratı düz düşünür. Kabadır. Bak göreceksin Dursun Karataş'ı başka bir yere göndermek zorunda kalacaklar. Bu kozu kullanamazlar” dedi.
Dediği gibi de çıktı. Alman istihbaratı Dursun Karataş kozunu leopar tanklarının pazarlamasında kullanamadı. Daha sonra Fransız istihbaratına devretmek zorunda kaldı. Almanların bugünler de Türkiye'de çok fazla bulunan ve geleceğin metali olarak görülen iki maden rezervleri üzerine yoğunlaştıkları söyleniyor. Bu maden rezervlerinin yüksek olduğu Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu, Akdeniz bölgesi ve Bor Madenlerinin bulunduğu bölgelerle ilgilendikleri. Bu iki metalden biri 7 bin derecede eriyen yeni teknolojilerle elde edilen bir metal, diğeri sudan hafif metal. Türkiye'yi pazarlık masasına oturtup imtiyazlarını almaya çalıştığı olay bunlar. Fakat ne kadar başarılı olurlar bilmiyorum. Ama bu pazarlıkları yapacağız derken Türkiye ‘kötü komşu ev sahibi yapar' atasözü gereği kendi yolunu çizecek.