Bölgesel ve dünya dengelerinde Türkiye
İç siyasetteki gelişmeler baş döndürücü şekilde devam ediyor. Ne hikmetse bizim iç siyaset hareketlendiğinde gözlerim dışarı kayar. Dışarıda önemli şeyler oluyordur ki içerde...
İç siyasetteki gelişmeler baş döndürücü şekilde devam ediyor. Ne hikmetse bizim iç siyaset hareketlendiğinde gözlerim dışarı kayar. Dışarıda önemli şeyler oluyordur ki içerde yankılarını hissederiz.
Şimdide öyle oluyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki FETÖ bağlantısı iddialarının artması üzerine tavsiyelere uyarak, bu minval dışındaki bir olayı gerekçe göstererek sessiz sedasız ayrıldı. Bugüne kadar İstanbul’a yaptığı hizmetleri gölgelemeden gelecekte saygıyla anılacak bir üslupla köşesine çekildi. Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş’te aynı. Ama geçmiş irtibatları bu iki isimden daha aşikar olanların, kendilerine yapılan tavsiyeleri bırakın halk arasında ki tabirle ifade edelim çingene kardeşlerimden özür dileyerek ‘Çingene üstesi’modunda karşılamaları, bir de kendi aralarında dayanışma platformu kurarak cephe oluşturmaları suçüstü hallerini ortaya koyuyor.
Oysa bu işin bu kadar uzamasına gerek yok. Ortada örnek İstanbul bulunuyor. İnsana İstanbul bu konuda geçmişte sizin kadar olayın içinde değilken kabullenip iyi niyet göstererek kenara çekilip AK Parti’nin elini rahatlatırken, sizlerin daha fazla özen göstermeniz gerekirken ayak diretmenizin anlamı nedir? Birde perde gerisinde cephe oluşturmanızın manası nedir?Alınan kararın sadece bir AK Parti kararı, sadece bir Recep Tayyip Erdoğan kararı olmadığını bizden iyi bilmeniz gerekmiyor mu?
Kaldı ki Kuzey Irak’ta oldu bittiye getirilen referandum üzerine olağanüstü gelişmeler yaşandığı bugünlerde Türkiyemesaisinin bir kısmını buraya ayırmak durumunda.
Türkiye bölgesel dengeler açısından çok ciddi taşlarla oynuyor. Bu taşları oynatma zorunluluğu ortaya çıktı zaten. Bu oynanırken siyasette birliğin sağlanması da büyük önem taşıyor. Sevsek de sevmesek de AK Parti ile MHP son aylarda temel meselelerde önemli bir senkron tutturdu. Görev dağılımı ile önemli görevler yapıyorlar. Devlet Bahçeli’nin Kerkük ve Musul çıkışı bu görev dağılımının sonucudur. 82 Kerkük, 83 Musul.Ardından bu yazıyı kaleme aldığım sıralarda İdlip’e ÖSO ile birlikte düzenlenen harekat. Kuzey Irak Kürt yönetimine yönelik İran-Irak-Rusya-Türkiye ortaklığıçerçevesinde yürütülen çalışmalar. Ortadoğu da ciddi bir hareketliliği getirdi. Bu hamlelerin üzerine ABD’nin, İngiltere ve İsrail’in karşı hamlelerinin neler olacağı çok önemli. Kuzey Irak üzerinden çok ciddi bir gelişme ve çatışma potansiyeli göz ardı edilmemelidir. ABD-İngiltere-İsrail’in sıcak çatışmaları göze alma cesaretlerine bağlı olarak bunu göreceğiz.
Fakat Türkiye’nin yeni sismik bulgular çerçevesindeher şeyini ortaya koyarak sahiplenmesi gereken ciddi kaynaklar var. Bu sefer 1960’ta 1971 de 1980’de hatta 1991’de karşı karşıya kalınan darbe ve siyasetin dağılması ile ortaya çıkan zayıflığı yaşamamalıdır. Bu kaynaklardan ABD-İngiltere ve İsrail cephesi yararlanmamızı istemiyor. Türkiye ise bu cepheye karşı kazan-kazan formülü ile bir taraftan elindeki enerji koridorunu kaptırmama, bir taraftan da yeni sismik çalışmalar ile ortaya çıkan kaynakları en verimli şekilde kullanmak için İran gibi hiç bir zaman siyasetine güvenilmeyecek, Rusya gibi bir devletle ittifakı göze alıyor. Tüm bunlar için güneyini tamamen güvenceye almak zorunda. Bunun için gerekiyorsa Ahmet Davutoğlu’nun getirdiği noktadan geriye dönülerek Şam ile tekrar görüşmelere başlanacak bile.