Kudüs-Gazze-İsrail ve seçimler
Anlamadım, dünya Türkiye’ye karşı sesini çıkarmak, bölgesel oyunlarını hayata geçirmek için seçimleri mi bekler hep? Geriye dönüp baktığınızda 2009 yılı aklıma geldi....
Anlamadım, dünya Türkiye’ye karşı sesini çıkarmak, bölgesel oyunlarını hayata geçirmek için seçimleri mi bekler hep? Geriye dönüp baktığınızda 2009 yılı aklıma geldi. Türkiye yine bir seçime gidiyordu. İsrail yine kudurmuş Gazze’yi ateşe vermişti.
ABD Başkanı Trump’ın Büyükelçiliği Tel-Aviv’den Kudüs’e taşıma kararı ve sonrası Ortadoğu’da oluşan gerginlik bu kararın uygulamaya geçtiği hafta hat safhaya ulaştı ve İsrail katliamlara varan vahşeti Gazze’de uyguluyor.
2009 yılı başında yine İsrail Gazze ablukasını başlatmış saldırılar sonucu yüzlerce ölüm binlerce yaralı bırakmıştı. O zaman da Türkiye kendi içinde seçim yarışı ile uğraşıyor, enerjisini içeriye harcıyordu.
24 Haziran’da Türkiye acil seçime gidiyor. Seçim öncesi Türkiye yine enerjisini içeriye harcar, seçim yarışı ile uğraşırken yine İsrail, yine ABD hem bölgede hem de içimizde saldırıya geçiyor. Ne tesadüf değil mi?
Şu anlaşılmıştır. Türkiye hiçbir stratejik hamle ile yola getirilemez. Hele son yıllarda attığı adımlarla bu imkânsız hale geldi. Türkiye’nin yola getirilmesinin tek yolu içerisi ile uğraştırmak, ekonomisini allak bulak etmekten geçiyor. Afrin Harekâtı ile Türkiye’nin dizginlenemeyeceği netleşti. Türkiye’nin en kırılgan yönü finans sektörüdür. Finans sektörü ise yerli değildir. Aslında 100 yıllardır yöneticilerin ve belli zümrelerin Türkiye içinden çalıp yurt dışına kaçırdıklarının geri getirilmesi sağlansa o problemde kökünden çözülecek ama… Bunun en büyük örneğini de ülkenin en büyük holdinglerinin sadece karlarını yurt içinde yatırıma döndürmeleri bile ekonomiyi nasıl etkileyeceğini hesap edin.
Fakat Türkiye bugüne kadar hep mali yönden finans krizleri çıkarılarak sıkıştırıldı. 2001 yılı krizini herkes biliyor. Kemal Derviş olayını. Sonrasında Ağustos 2001’de Üzeyir Garih ve 11 Eylül İkiz Kuleler olayları.