Delikanlılık

            Bu ülkede neler oluyor? Bizim yüzyılların imbiğinden damıtılmış değerlerimiz vardı. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” felsefesinin bizde esamisi...

            Bu ülkede neler oluyor? Bizim yüzyılların imbiğinden damıtılmış değerlerimiz vardı. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” felsefesinin bizde esamisi okunmazdı. Başkasının derdini dert edinen insanlar, bu manayı anlatan “diğergam” gibi kelimelerimiz vardı.

            Taksim Balo sokakta meydana gelen olayın kamera görüntüleri haber kanallarından verilmeye başlandığında herkes gibi ben de şok oldum. Olayı bilmeyenler ya da gözden kaçıranlar için kısaca özetleyelim. Gece arkadaşları ile eğlenen bir gurup sabah evlerine gitmek için eğlence mekânından ayrıldıklarında yanlarına gelen mağara adamına benzeyen bir şahıs gurup içerisinden bir kadını omuzuna attığı gibi götürüyor. Yanında bulunan arkadaşları müdahale etmeye çalışıyorlar. Anacak mağara adamı cebinden çıkardığı bıçağı sallayıp korkutarak yoluna devam ediyor. Bir inşaatın içine getirerek kadına tecavüz ediyor. Sonra bırakıp gidiyor. Ardından bir başka adam gelip ölü sandığı kadının yaşadığını öğrenince o da kadını sırtlayıp bir başka metruk binaya götürüp tecavüz ediyor. Hikâyenin devamında tehditler, korkutmalar şikâyetçi olmamaları için para teklifleri vs. Neticede mahkemeye intikal eden hadise ve bu hadiseye ait kamera kayıtları içinde bulunduğumuz vahim toplumsal duruma ilişkin kara kara düşünmeye sevk ediyor bizi.

            Kamera görüntüleri izlendiğinde tüm bu olaylar olurken yapayalnız olmadıkları, etraflarında bir sürü insan olduğunu hayretle fark ediyoruz. Ekmek dağıtan kamyonet, sabah işine gidenler, işinden dönenler hâsılı olayın yanında yakınında bulunan insanlar. Olaya şahit olan ama aslında şahit olmak bile istemeyen insanlar. Mesela kamera görüntülerinin bize gösterdiği bir enstantane şu: muhtemelen işinden dönmekte olan bir bayan bir kapı zili çalmakta, tam o sırada mağara adamı omuzuna attığı kadınla giderken kadını kurtarmaya çalışan arkadaşına dönüp tekme atıyor. Zili çalan bayan kafasını bir an çevirip hemen yanı başındaki bu mücadeleye bakıyor. Sonra “yok ben görmedim” dercesine hızla kafasını çeviriyor. Ekmek dağıtan kamyonet sürücüsü ise oralı bile değil.

            Mevzu bahis ettiğimiz olay nev'inden sayısız olay olmakta pek çok örneğini haber kanallarından, gazetelerden izliyoruz. Vahim olan şu ki etrafta, yanında yöresinde bulunan kimsenin gıkı çıkmıyor. Önceleri duyarsız tepkisiz batılıları esefle kınayarak anlatırdık, “gözlerinin önünde insan boğuluyor, kavga oluyor kimse müdahale etmiyor” derdik. Şimdi aynı duyarsızlığa biz düşmek üzereyiz.

            Bizim geleneğimiz, bizi biz yapan değerlerimiz vardı. Mesela “mahalle kültürümüz” vardı. Değil mahallede bu türden olayların cereyan etmesine izin vermek mahallede oturmayan bir yabancı mahalleden ikinci kez geçtiğinde niyeti sorulurdu. Mahallenin esnafı, sokak satıcısı, delikanlıları vardı, komşuluk denilen safları sımsıkı birliktelikler vardı. Mahalle delikanlısı mahallesinin kızını namus bilir, yan gözle bakmaya utanırdı. Mahallenin esnafı her türlü asayiş problemini daha ortaya çıkmadan önleyen emniyet supaplarıydı adeta. Toplumun çekirdeği nasıl aile ise şehrin çekirdeği de mahalledir. Geleneğimizi, o güzelim değerlerimizi, delikanlılık raconunu unutmayalım. Mahallemize, şehrimize, ülkemize sahip çıkalım.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türkiye ve AB ilişkilerini yeniden düşünmek 31 Ağustos 2018 | 4.337 Okunma ABD'nin kanlı eli 17 Ağustos 2018 | 4.163 Okunma Bedelli askerliğin düşündürdükleri 10 Ağustos 2018 | 6.222 Okunma YKS sonuçlarının düşündürdükleri 03 Ağustos 2018 | 4.255 Okunma Doğal afetler ve iklim değişikliği 27 Temmuz 2018 | 208 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar