Hedef sıfır kaza
Dünyada her 15 saniyede 160 iş kazası yaşandığını ve 1 işçinin hayatını kaybettiğini bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı söylemişti. Her gün yaklaşık 6 bin kişinin...
Dünyada her 15 saniyede 160 iş kazası yaşandığını ve 1 işçinin hayatını kaybettiğini bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı söylemişti. Her gün yaklaşık 6 bin kişinin iş kazası ya da meslek hastalığı sonucu öldüğünü bunun da her yıl 2,3 milyondan fazla kişinin yaşamını yitirmesi anlamına geldiğini yine aynı Bakanımız dile getirmişti. Bütün bunları oldukça anlamlı bir girişimi başlattığı "İş Sağlığı ve Güvenliği Hedef Sıfır Deklarasyonu" imza törenindeki konuşmasında söylemişti.
“Hedef Sıfır Deklarasyonu” 13 Mayıs 2017 tarihinde imzalanmıştı. Yaklaşık üç ay geçti üzerinden. Bir sivil toplum kuruluşu olan “İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi”nin verilerine göre İmzanın atıldığı Mayıs ayından bu yana işi kazalarında 582 işçi hayatını kaybetti. Bu iş kazalarının kahir ekseriyeti basit ihmallerin sonucu vuku buluyor. İş güvenliği esaslarını, mantığını ve önemini henüz yeterince kavrayamamış ve hazmedememiş bir çalışma dünyamız var. Tıpkı sağlık gibi, tıpkı mali ve sosyal haklarımız konusunda olduğu gibi bilgilenmemiz, bilinçlenmemiz ve duyarlı olmamız şart.
Sorunların çok iyi farkında olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı söz konusu imza töreninde de Bakanın ağzından bunu dile getirmişti. Dönemin Bakanı, “Bakanlık olarak, gerek Türkiye Belediyeler Birliği, gerek işveren sendikaları, işçi sendikaları, milli eğitim gibi diğer paydaşlarımızla bu konuyu önümüzdeki dönemde 'yalnız yasa çıkardık, kanun koyduk, uygulamaları takip ediyoruz, cezaları kesiyoruz' boyutuyla bırakmayacağız. Bundan sonraki süreçte sosyolojik olarak bir dönüşüme gitmeyi hedefliyoruz. O nedenle de artık ilkokul öğrencilerimizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinç oluşturacağız. Evdeki iş kazalarına anne ve babayı duyarlı hale getirebilirsek, çocuklarda da bir iş kazası duyarlılığı veya tedbir kültürü oluşur.” diyerek iş sağlığı ve güvenliği konusundaki yol haritasını da belirlemiş oluyordu. Nedir bu yolun kilometre taşları? Öncelikle ilgili yasalar, caydırıcı cezalar ve iltimassız, amansız bir denetleme. Ardından bir eğitim ve farkındalık seferberliği. Tabii üç-beş kamu spotu çekip “işte! Farkındalık oluşturduk” türünden kolaycılıklara kaçmadan reel bir bilinç oluşturmalı.
Üç aylık bilançoya bakarak bir muhasebeleştirme yapmamız gerekirse deklarasyonu imzalayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının taahhütlerinin oldukça gerisinde kaldığını söyleyebiliriz. Bir kere yasal mevzuatın hayata geçirilmesi sürekli öteleniyor. Mesela, Kamu Kurumları ile 50'den az işçi çalıştıran az tehlikeli işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi çalıştırma zorunluluğu yine ertelendi. Hem de bu kez 2020'ye kadar.
Ayrıca hemen akla geliveren birkaç soru cevaplanmalı. Güvenli bir çalışma ortamı sağlanarak sektörde yaşanan kazaların sıfıra indirilebilmesi amacıyla politika ve stratejiler belirlenecekti. Söz konusu politika ve stratejiler belirlenip belgelendi mi?
İş sağlığı ve güvenliği alanında kazanılan tecrübe ve bilgi birikimi kamuoyu ile paylaşılacak ve iyi uygulamaların yaygınlaşması sağlanacaktı. Söz konusu tecrübe ve bilgi birikimi kamuoyu ile ne zaman paylaşılacak?