Arda Turan ile Kaşıkçı arasında kaybolan o soru
Bazen öyle gereksiz enformasyona maruz kalıyoruz ki "bu bilgiyle ne yapacağım" diyesim geliyor. Tecessüsü hafiften gıdıklayan haberi yağdır babam yağdırıyorlar! Mesela şu Arda Turan meselesi... Hangi habere kaçsam...
Bazen öyle gereksiz enformasyona maruz kalıyoruz ki "bu bilgiyle ne yapacağım" diyesim geliyor.
Tecessüsü hafiften gıdıklayan haberi yağdır babam yağdırıyorlar!
Mesela şu Arda Turan meselesi...
Hangi habere kaçsam (tıklasam) önünde arkasında, sağında solunda karşıma çıktı.
Yani, Arda Turan haberlerinden kaçmanın imkân ve ihtimali yok. Kaç gündür fasılasız sürüyor.
O kadar ki, istemeden de olsa şu bilgiler belleğime depolandı: Arda Turan bir gece kulübüne gitmiş; Berkay adlı bir şarkıcının eşine, "evli olmasaydım seni kaçırmazdım" demiş. Kadın da bu sözü veya "tacizi" şappadak eşine "yetiştirmiş." Tartışma esnasında Arda, Berkay'a kafayı geçirip hastanelik etmiş. Sonra da hastaneye gitmiş ve ruhsatlı silahını Berkay'ın önüne atarak, "hepsi yalan, eşine öyle bir şey söylediysem çek vur beni" demiş... Bir de bonus bilgi: Berkay adlı bu şarkıcı, futbolcu Caner'in eşiyle vaktiyle "yasak ilişki" yaşamış...
Sahi, belleğimde mecburen depolanan bu haberleri ben ne yapacağım şimdi?
Eskiden, ilk mektep sıralarında, sözgelimi, "yassı ayaklıların sindirim sistemini öğrenmek hayatımızda ne işimize yarayacak" diye sorulurdu.
Şimdi neden her şey sorgusuz sualsiz temellük ediliyor?
Korunacak bellek mi kalmadı?
Bir yanda gece kulübünde bir şarkıcıya kafayı geçiren milli futbolcumuz, diğer yanda Suudi Konsolosluğu'na girip çıkamayan bir "gazeteci."
Bir yanda magazin, öte yanda nerden bakarsanız bakın "uluslararası siyasi bir cinayet!"
Günler geçti; Kaşıkçı hadisesinde yol alınamayınca, Arda Turan haberleri gibi magazinleştirilmeye başlandı.
Halası, teyzesi, amcası ve yeğeninin yazılıp çizilmesini söylemiyorum sadece.
İki hafta sonra Suudi Konsolosluğu'nda Türkiye ve Suudi Arabistan'ın araştırma yapacak olması da magazin mesabesindedir.
Kimse kusura bakmasın...
O Suudi Konsolos, "Kaşıkçı burada yok, inanmazsanız bakın" diyerek masa örtülerinin altını gösterse artık yeridir.
Hangi soru mu?
Acele etmeyin, öncelikle şu soruları soralım:
Trump, İsrail ve ABD'nin (hiçbir Suudi kralının olmadığı kadar) "kölesi" olan Selman'ı neden tüm dünyanın gözü önünde bu denli aşağıladı?
Neden (mealen) "Seni biz koruyoruz. Biz olmasak iki hafta tahtında duramazdın!" seklinde küçük düşürmeye çalıştı?
Şayet Kral Selman, Çin'le 130 milyar dolarlık ortaklık anlaşması yapmasaydı ve Rusya ile de S- 400 füze savunma sistemi almaya kalkışmasaydı aynı şekilde aşağılanmaya maruz kalacak mıydı?
Ortada bir "rahatsızlık" olduğu kesin.
Soru şudur: Kaşıkçı bu "rahatsızlığın" neresinde hangi fonksiyonu icra etti?