Beni bitirdiler demişti
Dolarla molarla hiç işi olmazdı. Zaten kıt kanaat geçinirdi. Ama müthiş coşkulu bir adamdı. O kadar ki.. Bugün aramızda olsaydı, sırf protesto etmek için bir yerlerden borç harç bulduğu parayla...
Dolarla molarla hiç işi olmazdı. Zaten kıt kanaat geçinirdi. Ama müthiş coşkulu bir adamdı.
O kadar ki..
Bugün aramızda olsaydı, sırf protesto etmek için bir yerlerden borç harç bulduğu parayla önce dolar alır sonra da TL'ye çevirirdi.
Biraz daha kaptırsa, o dolarların gözünün yaşına bakmaz, çatır çatır yakardı.
Hiç unutmam, bir gün omuzları çökmüş vaziyette yanıma geldi.
Hayırdır, demeye kalmadı, "beni bitirdiler" diyerek anlatmaya koyuldu!
Peşin ödeme yaparsam daha ucuza alırım düşüncesiyle sordu: "Peşin kaça olur?"
"Peşin ödemede indirim yapamıyoruz efendim" karşılığını alınca şaşırdı. "İyi, ne yapalım, taksitli olsun" deyince de kredi kartı soruldu.
Yoktu!..
Daha önce ödemeyi geciktirdiği için bedelini felaket ödemiş, bir daha da kullanmamaya yemin etmişti.
Sonuçta, kredi kartının yokluğu sayesinde mezkur kampanyadan kurtuldu.
Lakin bir başka mağazanın bir başka kampanyasına yakalandı.
Zira, felaket ayartıcı bir kampanyaydı...
Hemen satın alıyor bir yıl sonra ödüyormuşsun. Üstelik kredi kartı da gerekmiyormuş.
Bunlar farklı diye düşündü; keş / peşin paraya muhakkak daha fazla indirim yaparlar.
Yapmıyorlarmış.
Dahası, indirimden faydalanması için taksitle ödeme yapması şartmış.
İşkillendi.
"Bu işten sizin çıkarınız ne" diye soracağına, "benim günahım (zararım) ne olacak" diye sordu.
Ne zararı! Büyük bir fırsatmış; peşin fiyatına taksitle.
Paran cebinde kalıyormuş. Bir bakıma mağaza sana sıfır faizle borç / kredi veriyormuş. Sadece bir şartları varmış, ödemeyi elden yapmalıymış.
Mağaza kartına bağlanarak taksitlere başladı, önce her şey yolundaydı.
Ne ki, bir yakınının cenazesi nedeniyle 7'nci taksit ödemesini aksatınca faiz sarmalına yakalandı.
Bu böyle olmayacak, geri kalan taksitlerin alayını elden ödeyeyim de kurtulayım, dedi. Olmaz, diye kestirip attılar, "Öyle verip kurtulamazsın, taksit taksit ödeyeceksin."
Bir ara ABD ve Avrupa merkez bankaları da tüm dünyaya "likidite" akıttılar.
"Ödeme mesele değil, nasılsa ödersin, sen kalkınmana bak" diyorlardı.
"Fetullah kapatması liberal aydınlar" da tüketim deyip duruyorlardı. Ne kadar tüketirsek o kadar büyüyecek, palazlanacak, çağdaş medeniyet seviyesine ulaşacaktık.
Üretim mi?
Tarım dahil her türlüsünü aşağılıyorlardı. Yerli otomobili neden bu kadar aşağıladılar sanıyorsunuz.
Oysa "ithal ikamesi" bile küresel finans sisteminin müşterisi olmak yani "gösteriş toplumunun maymununa" dönüşmekten bin kat yeğdi.
Mesele bir yerlerden başlayıp nitelik kazanmak, rekabete hazırlanmaktı, o alana dönüp bakmamak değil.
Gelgelelim, bir misal olarak "yerli otomobil" Kemal Derviş'lerden beri uygulanan sisteme aykırıydı.
Başkan Erdoğan'ı bu kadar "ötekileştirmelerinin" bir nedeni de sistemin tam kalbine (faize) eleştiri getirmesindendi.
Kendi silahını gömdü
23 Kasım 2024 | 314 Okunma
Onlara da yâr etmezmiş
21 Kasım 2024 | 609 Okunma
Bombayı kendisi koydu
20 Kasım 2024 | 647 Okunma
Haksız tartışma bu
19 Kasım 2024 | 911 Okunma
İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla
16 Kasım 2024 | 1.469 Okunma
TÜM YAZILARI