Eyvah eyvah yine birbirine düştüler!
Ahmet Davutoğlu iki gün evvel, Abdullah Gül beni davet etti ben de görüştüm, bunun speküle edilmesine izin vermem, dedi. "Gül'e yakın çevresi" kamuflajıyla Abdullah Gül dün cevap verdi. Nasıl...
Ahmet Davutoğlu iki gün evvel, Abdullah Gül beni davet etti ben de görüştüm, bunun speküle edilmesine izin vermem, dedi.
"Gül'e yakın çevresi" kamuflajıyla Abdullah Gül dün cevap verdi.
Nasıl mı?
Hülasası şöyle: "Ahmet Davutoğlu aylardır benden randevu istedi, araya aracılar soktu, ben de görüştüm." (Görüşmeyi basına sızdıranın da Davutoğlu olduğunu ilave etti.)
İmdi, hangisi doğru veya hangisi yalan söylüyor?
İkili arasında buna benzer bir durum 2015'te de yaşanmıştı.
Dönemin Başbakanı Davutoğlu, Pensilvanya'da Fetullah'la görüştüğü faş edilince,
"Ben onu uyarmak maksadıyla görüştüm, dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ü de haberdar ettim" demişti.
Abdullah Gül de buna mukabil, "haberdar edilmedim" şeklinde Davutoğlu'nu yalanlamıştı.
Davutoğlu da "zihnim berrak" demişti.
Gül de çok geçmeden "benim de zihnim berrak" karşılığını vermişti.
Haliyle zihnim bulanmıştı.
Yine öyle oldu.
Sahi, Davutoğlu iddia ettiği üzre Gül'ün davetine icabet mi etti yoksa Gül Davutoğlu'nun ısrarlı randevu taleplerini mi kıramadı?
Hangisi?
Sadece zihnim bulanmadı canım da felaket sıkıldı.
Turgay Güler'in "En Sıradışı" programındaki "saptamam" boşa düşürülmüş oldu.
Zira, Davutoğlu'nun tavrının Gül'e nazaran çok daha doğal, çok daha anlaşılır olduğunu iddia etmiştim.
"Bozguncuların" malum organizasyonunda başrolde adı geçen Abdullah Gül ile gizli kapılar ardında görüşmesi üzerine yapılan spekülasyonlara cevap verme ihtiyacı hissetmişti.
Nerden bakarsanız bakın, gayet insani bir tepkiydi!
O kadar ki, öfkesini kontrol etmekte zorluk çekmesi bile söz konusu insani reflekse mündemiçti.
Tamam, açıklamasında birçok sorun vardı.
Mesela, başbakanlık makamını kendisine tevdi edenlere teşekkür edeceğine, başbakanlığı bırakması üzerinden "borçlandırmaya" çalışması çok tuhaf.
Yeri gelmişken şuncağızı da söylemeden geçmeyelim:
Bir iki günlük spekülasyona bunca tepki veriyorsunuz da Erdoğan'ın yanında durun herkese penguenci, İrancı ve hatta Fetöcü diyerek matine- suare hakaret eden malum atanamayan danışmanlarınıza, AKP'li fırıldaklara, sinsilere, mezhep savaşçısı sağlam yavşaklara neden bir çift laf etmiyorsunuz?
Nerde kalmıştık, spekülasyonlardan rahatsız olmasının gayet doğal, gayet insani bir refleks olduğunu söylüyorduk değil mi?!
Abdullah Gül öyle mi ya!
"Bozguncuların" mahut organizasyonunda günlerce adı geçtiği halde ağzını açıp da tek kelime etmedi. "Çocuklar, aday mıyım değil miyim bana sorsanıza, neden spekülasyon yapıyorsunuz" bile demedi. (Bugün "çocuklara" açıklama yapacakmış. Valla bu saatten sonra aday olsa da bir olmasa da!)
İşte bunun için Davutoğlu'nun tavrını Gül'e nazaran daha anlaşılır bulmuştum.
Gelgelelim...
Abdullah Gül'ün ("Gül'e yakın çevresi' ihtiyat payıyla) yaptığı açıklamaya bakılırsa...
Ahmet Davutoğlu'nun da ondan daha az "anlaşılır" olmadığı ortada.
Ne diyelim, sağlık olsun.
"Gül'e yakın çevresi" kamuflajıyla Abdullah Gül dün cevap verdi.
Nasıl mı?
Hülasası şöyle: "Ahmet Davutoğlu aylardır benden randevu istedi, araya aracılar soktu, ben de görüştüm." (Görüşmeyi basına sızdıranın da Davutoğlu olduğunu ilave etti.)
İmdi, hangisi doğru veya hangisi yalan söylüyor?
İkili arasında buna benzer bir durum 2015'te de yaşanmıştı.
Dönemin Başbakanı Davutoğlu, Pensilvanya'da Fetullah'la görüştüğü faş edilince,
"Ben onu uyarmak maksadıyla görüştüm, dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ü de haberdar ettim" demişti.
Abdullah Gül de buna mukabil, "haberdar edilmedim" şeklinde Davutoğlu'nu yalanlamıştı.
Davutoğlu da "zihnim berrak" demişti.
Gül de çok geçmeden "benim de zihnim berrak" karşılığını vermişti.
Haliyle zihnim bulanmıştı.
Yine öyle oldu.
Sahi, Davutoğlu iddia ettiği üzre Gül'ün davetine icabet mi etti yoksa Gül Davutoğlu'nun ısrarlı randevu taleplerini mi kıramadı?
Hangisi?
Sadece zihnim bulanmadı canım da felaket sıkıldı.
Turgay Güler'in "En Sıradışı" programındaki "saptamam" boşa düşürülmüş oldu.
Zira, Davutoğlu'nun tavrının Gül'e nazaran çok daha doğal, çok daha anlaşılır olduğunu iddia etmiştim.
"Bozguncuların" malum organizasyonunda başrolde adı geçen Abdullah Gül ile gizli kapılar ardında görüşmesi üzerine yapılan spekülasyonlara cevap verme ihtiyacı hissetmişti.
Nerden bakarsanız bakın, gayet insani bir tepkiydi!
O kadar ki, öfkesini kontrol etmekte zorluk çekmesi bile söz konusu insani reflekse mündemiçti.
Tamam, açıklamasında birçok sorun vardı.
Mesela, başbakanlık makamını kendisine tevdi edenlere teşekkür edeceğine, başbakanlığı bırakması üzerinden "borçlandırmaya" çalışması çok tuhaf.
Yeri gelmişken şuncağızı da söylemeden geçmeyelim:
Bir iki günlük spekülasyona bunca tepki veriyorsunuz da Erdoğan'ın yanında durun herkese penguenci, İrancı ve hatta Fetöcü diyerek matine- suare hakaret eden malum atanamayan danışmanlarınıza, AKP'li fırıldaklara, sinsilere, mezhep savaşçısı sağlam yavşaklara neden bir çift laf etmiyorsunuz?
Nerde kalmıştık, spekülasyonlardan rahatsız olmasının gayet doğal, gayet insani bir refleks olduğunu söylüyorduk değil mi?!
Abdullah Gül öyle mi ya!
"Bozguncuların" mahut organizasyonunda günlerce adı geçtiği halde ağzını açıp da tek kelime etmedi. "Çocuklar, aday mıyım değil miyim bana sorsanıza, neden spekülasyon yapıyorsunuz" bile demedi. (Bugün "çocuklara" açıklama yapacakmış. Valla bu saatten sonra aday olsa da bir olmasa da!)
İşte bunun için Davutoğlu'nun tavrını Gül'e nazaran daha anlaşılır bulmuştum.
Gelgelelim...
Abdullah Gül'ün ("Gül'e yakın çevresi' ihtiyat payıyla) yaptığı açıklamaya bakılırsa...
Ahmet Davutoğlu'nun da ondan daha az "anlaşılır" olmadığı ortada.
Ne diyelim, sağlık olsun.
Kendi silahını gömdü
23 Kasım 2024 | 309 Okunma
Onlara da yâr etmezmiş
21 Kasım 2024 | 609 Okunma
Bombayı kendisi koydu
20 Kasım 2024 | 646 Okunma
Haksız tartışma bu
19 Kasım 2024 | 911 Okunma
İsmet Özel, Seyyid Kutub ve molla
16 Kasım 2024 | 1.469 Okunma
TÜM YAZILARI