Gavurlara izin var da bize yok mu?
Bilenler bilir, Nâzım Hikmet, Mümtaz Osman müstearıyla Muhsin Ertuğrul'a da İsmail Cem'in babası İhsan İpekçi'ye de senaryolar yazmıştı.Ne ki, başarılı işler değildi. Zaten Nâzım...
Bilenler bilir, Nâzım Hikmet, Mümtaz Osman müstearıyla Muhsin Ertuğrul'a da İsmail Cem'in babası İhsan İpekçi'ye de senaryolar yazmıştı.
Ne ki, başarılı işler değildi.
Zaten Nâzım senaryo yazmayı bilmiyordu, gerçi bilseydi de Muhsin Ertuğrul'un elinden matah bir şeyin çıkması mümkün değildi. (Hazret, Alman sinemasının o teatral yapımlarını taklit etmekten öteye geçememişti.)
İhsan İpekçi mi?
Roman yazmışlığı da vardı. Hatta “İhsan Koza” müstearıyla “Zümrüt” adlı bir roman kaleme almıştı.
Lütfi Ö. Akad da bu romanı filme çekecek, başrol oyuncusu Çolpan İlhan da abisi Attila İlhan'la onları tanıştıracaktı.
Yıl 1959'du.
Attila İlhan'ın “Ali Kaptanoğlu” takma ismiyle sinema serüveni başlamıştı. Filmin adı “Yalnızlar Rıhtımı”ydı.
“Ben Sana Mecburum”un şairi, Türk sinemasına Nâzım Hikmet'e nazaran çok daha fazla katkı sunmuştur. “Şoför Nebahat”tan “Ver Elini İstanbul”a kadar bir yığın senaryo yazmıştır. (“Kartallar Yüksek Uçar” gibi dönemi itibariyle çok izlenen dizi senaryolarına da imza atmıştır.)
Bütün bu gevezelikleri yapmamın bir nedeni var elbette.