Gözyaşı ve hüzün
Osmanlı tasnifinden gidecek olursak dedem "ilmiye" sınıfındandı. Hasan Baba namıyla maruftu. Vefatının üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen hiç unutulmadı.
O kadar ki her siyasi görüşten insan hâlâ adını saygıyla anar Trabzon'un Tonya ilçesinde. Hayatından kimi kesitler de kuşaktan kuşağa menkıbe gibi anlatılır.
Dedem kelimenin tam anlamıyla asalet sahibiydi. Asalet ki çağımızda ne demek olduğu bile unutulan hasletlerin başında gelendi.
Daha evvel bir vesileyle anlatmıştım, yineleyeyim:
İnsanların ekmek bulup yiyemedikleri muhacirlik döneminde köyün ileri gelenlerinden biri (ağa) dedemin köpeğine ekmek atmış. Gelgelelim, dedemim köpeği ağanın attığı ekmeğe dönüp bakmamış. O gün bugündür şu söz söylenir bizim oralarda:
"Ağa'nın ekmeğini Hasan Baba'nın köpeği yemedi..."
***
Dedem kula minnet eylemeyen, her daim Hak'la olan, "Üryan geldim gene üryan giderim" demenin künhüne varan, dünyaya zerre tamah etmeyen bir insandı.
Oğulları da kızları da öyleydi.