Hedef sensin
Barbaros Hayreddin Paşa'nın, Preveze Deniz Muharebesi öncesinde şöyle akıl yürüttüğü rivayet edilir: "Andrea Doria benim nasıl hareket edeceğimi düşünerek plan yapmışsa onun tam tersini yapayım..." ...
Barbaros Hayreddin Paşa'nın, Preveze Deniz Muharebesi öncesinde şöyle akıl yürüttüğü rivayet edilir:
"Andrea Doria benim nasıl hareket edeceğimi düşünerek plan yapmışsa onun tam tersini yapayım..."
Tarihteki en büyük zaferlerimizden birini böyle kazanır Kaptan-ı Derya.
Stratejik düşünerek...
Yani, düşmanın ne yapmaya çalıştığını adamakıllı teşrih masasına yatırarak.
İmdi, Türkiye ateşin içine çekilmek isteniyor.
Bu besbelli...
Barzani'nin tavrının başka izahı yok.
"Madem bizi ateşe çekmek istiyorlar, olduğumuz yerde duralım, olan biteni seyretmekle yetinelim..." demek çözüm olmaz.
Ateşe düşmemek için durup beklemenin, ateşin size / evinize düşmesini beklemekten farkı yok.
Ateş içinize düşünce zaten iş işten geçer.
Ne yapacaksınız; müdahale etseniz bir dert, etmeseniz başka bir dert.
Müdahale ederseniz...
Her şeyden önce, karşılıklı menfaat ekseninde Barzani'yle kurduğunuz tüm iyi ilişkileriniz nihayete erer.
Haliyle...
Bu ilişkiden rahatsız olanların ekmeğine kendi elinizle yağ sürmüş olursunuz.
Sosyolojinizde de (en azından) "çok derin duygusal çatlaklar" oluşur.
Barzani'yi de PKK'nın yanına itmiş olursunuz.
ABD'nin "kara kuvvetlerimiz" dediği terör örgütünün yanına.
Müdahale etmezseniz...
Irkçı Siyonist İsrail'in bayrakları Barzani mitinglerinde şekil olsun diye dalgalanmıyor.
Hedef biziz.
Kılıçdaroğlu'nun "terörist" dediği, "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" diskuruyla özetlenen şiarımız hedefte.
Müstevlilerin Sevr haritaları paranoya olmaktan çoktan çıktı, bitpazarlarında arzı endam ediyor.
Evet, ne yapacağız?
İşte tam da burada, Barbaros misali akıl yürüterek, "acaba ne yapmamızı nasıl karşılık vermemizi düşünerek, bu referandumda ısrar ediliyor" sorusunu sormamız gerek.
Bunun için de "figüran sorulardan" kaçınmamız şart.
Mesela...
Barzani her daim reel politiği gözeten "siyaset tarzına" hiç uymayan bu kararı neden aldı?
Veya...
Türkiye'nin en alt düzeydeki yetkililerinin taleplerine bile azami dikkat gösteren Barzani'ye ne oldu da, tüm dünyayı "iplemeyerek" referanduma gitti?
Bu soruların alayı yanıltıcıdır.
Çünkü gösterilen üzerinden kurgulanmıştır.
Halbuki sorulması gereken şudur: Barzani, ABD'ye rağmen mi referanduma gitti?