Hiç ayık gezmeseydi keşke
Sabah Gazetesi Yazarı Salih Tuna'nın bugünkü (27.09.2022)''Hiç ayık gezmeseydi keşke'' başlıklı yazısı.
Sokak röportajlarından birinde, "Başkan olsaydınız ne yapardınız?" sorusuna orta yaşlı bir vatandaşımız, "Kimseyi ayık gezdirmezdim, su yerine içki içirirdim..." cevabını vermişti.
Evet, kafası kıyaktı...
Fakat, memleket meseleleri hakkında son derece mantıklı / tutarlı, hülasa aklı başında laflar etmişti.
Bir de içkinin etkisiyle olsa gerek, ekstradan sevimli / neşeli bir hâl almıştı.
İçki herkesi böyle "güzelleştirmez" tabii.
Ne ki, adamdaki "muhabbeti" görseydiniz, "Sevgisiz veya mendebur veya nefretle malul halde dolaşacağınıza böyle kafası kıyak dolaşsanız daha iyi..." derdiniz. O derece.
Tevekkeli kimi erenler / arifler sarhoşluğun bile nihayetinde "aramak" olduğunu söylemişlerdir. Aramadan bulamazsın, bulmadan da arınamazsın! Tamam, nasipsiz olmaz; "Aramakla bulunmaz ancak bulanlar hep arayanlardır." Neyse burada keselim, "erenlerin" konularına daha fazla yelken açmayalım.
Lakin, hazır yeri gelmişken, Brecht'in "Bay Puntila ile Uşağı Matti" (Herr Puntila und sein Knecht Matti) adlı oyununa değinmeden geçmek olmaz.
Bilenler bilir; Puntila çok sert mizaçlı, ceberutun önde gideni bir...