Kız gibi Meclis
Mustafa Kemal bir defasında Jean Jacques Rousseau'ya fena saydırmış, bir psikopat demediği kalmıştı.Çünkü Gazi Paşa Hazretleri “kuvvetler ayrılığı” ilkesine felaket karşıydı.Şöyle...
Mustafa Kemal bir defasında Jean Jacques Rousseau'ya fena saydırmış, bir psikopat demediği kalmıştı.
Çünkü Gazi Paşa Hazretleri “kuvvetler ayrılığı” ilkesine felaket karşıydı.
Şöyle demişti: “Jean-Jacques Rousseau'yu baştan nihayete okuyunuz. Ben bunu okuduğum vakit hakikat olduğuna kail olduğum bu kitap sahibinde iki esas gördüm. Birisi ıstırap diğeri cinnettir. Merak ettim; ahval-i hususiyetini tetkik ettim. Anladım ki, hakikaten bu adam mecnundur ve hal-i cinnette bu eserini yazmıştır. Binaenaleyh, çok isnat ettiğimiz bu nazariye böyle bir dimağın mahsulüdür…”
Gelgelelim, Paşa Hazretleri yanlış adama kızıyordu. Rousseau yerine, Montesquieu'ye karşı çıkması gerekiyordu.
Zira politik gücün “yasama - yürütme - yargı” şeklinde birbirinden ayrılması gerektiği fikrini savunan Rousseau değildi.
Bu durumda, Gazi Paşamızın hal-i cinnette eser yazdığını söylediği Montesquieu denen “mecnun” olsa gerekti.
Karıştırmak nihayetinde insanlık halidir. Zaten vahim olan karıştırmak değil konudan uzaklaşmaktır.
Mesela, “Jean-Jacques Rousseau tüm lokantaların kapatılmasından yanaydı” denseydi olmazdı.
Bir de, lafta Montesquieu, özde Rousseau şeklinde “taammüden karıştırmak” var ki, tam bir fecaattir.
Nasıl mı?
Şöyle: “Yürütmeye” bağlı kolluk kuvvetlerini ve “yargıyı” bütünüyle ele geçirip “yasamayı” vesayet altına almak ve bunu da “yargı bağımsızlığı” veya “kuvvetler ayrılığı” şeklinde pazarlamak…
FETÖ'nün yaptığı bu değil miydi?
***
“Kuvvetler ayrılığına” Mustafa Kemal'in yakın çalışma arkadaşı, CHP eski İzmir Milletvekili ve Adalet Bakanı da şiddetle karşıydı.
Karşı olmak ne kelime, “bütün kötülüklerin anası” telakki ediyordu.
Kimdir adı gelsin mi dediniz?
Hani, Müdür, birkaç yıl önce adına park açmıştı ya o işte. Evet, bildiniz, Mahmut Esat Bozkurt.
Bir defasında, ünlü Fransız hukuk kuramcısı Duguit'e atıfla, “Kuvvetler ayrımı Hıristiyanlığın teslisi gibi hayal kabilindendir. Teslis nasıl mümkün olmayan bir hayal ise, kanun alanında ve uygulamada kuvvetler ayrımı da öyle mümkün olmayan bir hayal ürünüdür…” demişti.
Bununla da kalmamış, “kuvvetler ayrımının” uygulandığı ülkelerin başarısız olduğunu dile getirmişti.