Lağımcı profesör ve bir değişik köşe yazarı
Hasan Karakaya'nın vefatı bunlara artık nasıl koyduysa günler geçti hâlâ bitmek tükenmek bilmiyorlar.Sosyal medyadaki linç kampanyalarına, o “Viagralı soysuzlar” da iftiralarına tam gaz devam ederken, kimi...
Hasan Karakaya'nın vefatı bunlara artık nasıl koyduysa günler geçti hâlâ bitmek tükenmek bilmiyorlar.
Sosyal medyadaki linç kampanyalarına, o “Viagralı soysuzlar” da iftiralarına tam gaz devam ederken, kimi akademisyenler ve kimi köşe yazarları da kafalarını uzatmaya başladı.
Bunlardan biri, bir profesör, merhumun gazeteciliğine, “lağımcı gazeteciliği” demiş.
Efendim, Osmanlı'da “lağımcı” demek…
Lan?
Ona bakarsan, Azerice “pezevenk” demek de… Neyse, burdan gitmeyelim, bize yakışmaz.
Profesörün kendisine yakıştırdığından gidecek olursak da birçok örnek vererek, “bunların gazetecilik tarihi lağımdan ibaret” demek zorunda kacağız ki, bu da pek hoş sayılmaz.
İyisi mi bu “lağımcı profesöre” hiç dokunmamak…
Biz geçelim diğerine; Sözcü gazetesinin vaktiyle Kürtlerin şivesiyle dalga geçen ama HDP'ye de oy dilenen köşe yazarına.
Dünkü yazısında, Hasan Karakaya'yı askere “jurnallemiş.”
Camileri bombalayacağınızı, Müslümanları derdest edip statlara dolduracağınızı ve Uğur Mumcu'dan başlayarak yazarları öldürdüğünüzü, Turgut Özal'a suikast düzenlediğinizi yazıp çizen, “ne kadar güncel ya da tarihsel suç varsa” hepsini size mal eden bir yazardı, demiş.