Ölüm, inkılap ve babam
Kur'an okuyup uzun uzun dualar ettikten sonra annemin mezarına derin bir sükût içinde bakarak, “Ölüm çok büyük bir inkılaptır” demişti, babam. İrkilmiştim… Ölüm üzerine şimdiye...
Kur'an okuyup uzun uzun dualar ettikten sonra annemin mezarına derin bir sükût içinde bakarak, “Ölüm çok büyük bir inkılaptır” demişti, babam. İrkilmiştim… Ölüm üzerine şimdiye değin işittiğim hiçbir söz, hiçbir özdeyiş, hiçbir darbımesel beni bu kadar sarsmamıştı. “Ölüm” ve “inkılap” sözcüklerinden mürekkep bu ifadede beni sarsan neydi? Zıtlık mı? Öyle ya, “inkılap” nihayetinde “devinimdir”; hercümerç olmaktır, bir durumdan başka bir duruma dönüşmektir. Hülasa, devrimdir. Ölüm nasıl çok büyük bir “devrim” olurdu? Ölümü bir son, bir yok oluş değil de bir uykudan uyanmak veya ölüm üzerinden ölümsüzlüğe göçmek hali olarak görürseniz pekala olur?