Taş yok mu taş
Sabah Gazetesi Yazarı Salih Tuna'nın bugünkü (13.10.2022)''Taş yok mu taş'' başlıklı yazısı.
Mehmet Ali Çelebi'ye tepkileri ilk günden itibaren anlamaya çalışıyorum.
Tepki dediğim lafın gelişi, bildiğiniz linç!
Kin ve nefretle dolu hakaretler gırla gitti. En aklı başında olanları bile "Taş yok mu taş!" coşkusuyla saldırıya geçti. Biraz romantik olanları da "Bundan sonra yansın, yıkılsın dünya!" yollu arabeske bağladı.
Hülasa, muhalif güruhun adeta kıyametleri koptu.
Peki ne yaptı Mehmet Ali Çelebi de muhalif güruhun bu denli nefretini kazandı.
Pişirdikleri aşı mı devirdi, ne etti?
Anlaşılan o ki hem Alevi, hem Ergenekon mağduru, hem eski asker, hem de eski CHP'li kimliğiyle AK Parti'ye geçmesi bunlarda felaket "kanama" yapmış. Yani psikolojik yırtılmaya, ağır bir travmaya neden olmuş!
Demek ki...
Mehmet Ali Çelebi'nin söz konusu kimliğiyle AK Parti'ye geçmesi, bunların aynı kimlik değerleri üzerinden sosyolojilerini konsolide etme faaliyetlerine ve oluşturmaya çalıştıkları illüzyona tahmin ettiğimizden öte zarar vermiş.
Bu akıl almaz hıncın başka bir izahı yok!
Mehmet Ali Çelebi şayet "FETÖ'cü askerler serbest bırakılsın" deseydi, bu denli linçe maruz kalmazdı.
Hatta "demokrat" bile ilan edilebilirdi.
Zira, Millet İttifakı'nı destekleyen muhalif güruhun birleşenleri içinde FETÖ de var. Boşuna mı muhalefeti o kadar destekliyorlar.
Şayet Mehmet Ali Çelebi HDP'ye katılsaydı, linçe uğramak şöyle dursun, Sözcü yazarçizerleri bile alkışlardı.
Dahasını söyleyeyim; Kandil'e çıksaydı bile bu kadar korkunç ve sistematik linçe maruz kalmazdı.
Mustafa Kemal mezarından kalkıp gelse, "Bağımsızlık benim karakterimdir" diyerek Cumhur İttifakı'na katılsa, bunlar onu da linç etmezlerse ben bir şey bilmiyorum!
Mehmet Ali Çelebi'nin Millet İttifakı'na neden karşı çıktığını yayımladığı manifesto çapındaki bildirisindeki argümanlara verdikleri tek bir cevap yok!
Tek başına bu bile nevrotik tepki gösterdiklerini kanıtlar.
Şu hale bakın: "Söyletmen vurun!" dercesine bindirilmiş kıtalar halinde abanan da bunlar, kutuplaşmadan şekvacı olanlar da!
Çok sıkıştılar mı da "düne" kaçıyorlar!..
Madem öyle, dün Davutoğlu AK Parti Genel Başkanı, Babacan da AK Parti bakanıydı. Abdullah Gül'ü de "Kardeşim Gül" diyerek Erdoğan cumhurbaşkanı yapmıştı. Biraz daha düne giderseniz, Karamollaoğlu ile Erdoğan aynı parti (Refah Partisi) çatısı altında siyaset yapmıştı...
Kaldı ki, dün dünde kaldı cancağızların, bugün nerde durduğun önemlidir.
Mehmet Ali Çelebi'ye Ergenekon mağduru olduğunu hatırlatıyorsunuz. Sayenizde öğrenmiş oluyor adamcağız. Ama o da size, "Beni mağdur edenlerle kol kola giren, hatta iç içe geçen Millet İttifakı'yla işim olmaz!.." demeye getiriyor neden anlamak istemiyorsunuz?