Yeni kabinedeki o isim ve Bahçeli’nin verilmiş sadakası
Başkan Erdoğan "yeniden büyük Türkiye'yi" kurmak yolunda kimsenin gözünün yaşına bakmayacaktır, hiç kuşkunuz olmasın. Kim görevini ihmal eder, konumunu istismar ederse kendini kapının önünde...
Başkan Erdoğan "yeniden büyük Türkiye'yi" kurmak yolunda kimsenin gözünün yaşına bakmayacaktır, hiç kuşkunuz olmasın.
Kim görevini ihmal eder, konumunu istismar ederse kendini kapının önünde bulacaktır.
O eski alışkanlıklar artık bitmiş, bürokratik vesayet tümüyle tarihe karışmıştır.
Yeni sistem ve yeni kabine hayırlı olsun.
Bu arada, Berat Albayrak'ın Maliye ve Hazine Bakanlığı görevine getirilmesini "şebelek muhalifler" yadsımışlar.
"Damat" falan diye geveleyip "ne alaka" deyip durdular.
Cehalet böyle bir şey!
Berat Bey'in doktorasını Finans ve Bankacılık dalında yaptığını bilmezsen, gerzekçe şavullarsın işte.
Cehalet dedim de aklıma geldi:
Bahçeli'yi itibarsızlaştırmak için epey uğraşan Akşener / İyi Parti "yandaşı" bir gazete var.
MHP Genel Başkanı'na neden kafayı takmışlar, bilmiyorum.
Lakin mesele, MHP-AK Parti ittifakından kaynaklanmıyor.
Kılıçdaroğlu vekaletiyle HDP / PKK'nın "Başbakanlık" teklifini / projesini elinin tersiyle ittiği günden beri Bahçeli'ye adeta alerji duyuyorlar.
Geçenlerde bu gazetenin adı lazım değil bir köşe yazarının, "Rasim Özdenören adlı İslamcı yazıcı..." ifadesine denk geldim!
Zıpçıktı bir genç galiba dedim.
Yoksa Türk öykücülüğünün büyük ustası Rasim Özdenören'den öyle bahsetmezdi.
Hem "İslamcı yazıcı" ne demek?
Computer karşılığı "bilgisayar," printer karşılığı da "yazıcı" sözcüğü bulundu, böyle bir şey mi?
Rasim abiyi küçümsemeye çalışmakla kendi kendini küçük düşürdüğünün farkında bile değil.
Diyor ki: "O şiirimin dizeleri tam da Özdenören'in bu çarpık yönlendirmesine yanıttır: 'Dünyası din olana / Dünyayı anlatamazsın'
Demek şairmiş!
Kendi jargonuyla söyleyecek olursak, "şiir yazıcısı" yani. (İnsan o lakırdıya "dize" demeye utanır, o dercetmiş, hem de "yanıt" niyetine.)
Yaşına baktım, 69; vay canına, bu yaşta bu "şiir"...
Mesleği, yeminli mali müşavirlikmiş. Şiirle öyküyle (zira öykü de yazıyormuş) ilgilenmesi bu bakımdan güzel.
Keşke "güzelliği" bununla sınırlı kalsaydı da daha fazla kendini rezil etmeseydi.
Daha bilim ile "bilimselcilik" farkından habersiz Özdenören'e lagaluga ediyor, Kuhn okusaydı kim bilir ne derdi?
Düşüncesi mi?
Riyasız Türkçüymüş!..
Nasıl bir şey mi?
Gelin birlikte okuyalım: "Askerimizin yaptığı yemek duasında 'Tanrımıza hamd olsun' denilmiyor artık. Genelkurmay Başkanı emir buyurmuş, Tanrı, Allah olmuş (...) Yobaz ve molla takımının Tanrı alerjisi (...) Atatürk döneminde okutulan Türkçe ezandaki 'Tanrı uludur' hitabına dayanır (...) Tanrı'ya son darbe TSK'dan geliyor şu işe bakın... Cenaze namazı, Türkçe ezanın ardından, Türkçe Tekbirlerle (Tanrı Uludur) kılınan Büyük Atatürk'ün kemikleri sızlamıştır mutlaka. / Şimdi iş bizlere düşüyor, artık Türk Tanrı'yı korumalı ki, Tanrı da Türk'ü koruya. / Bizler kim peki? Riyasız Türkçüler elbet..."
Bu kafalar kendisinden nefret ettiği için Sayın Bahçeli ne kadar hamd etse azdır.
Verilmiş sadakası varmış ki Allah onu bu tiplerin "sevgisinden" korumuş.