ASMA KİLİT
Saat gece yarısına yaklaşmasına rağmen hâlâ dükkândaydı Salim Efendi. Sirkeci’nin ara sokaklarındaki bu eski iş hanına dışarıdan bakanlar, dördüncü katın kirli camlarından zorlukla...
Saat gece yarısına yaklaşmasına rağmen hâlâ dükkândaydı Salim Efendi.
Sirkeci’nin ara sokaklarındaki bu eski iş hanına dışarıdan bakanlar, dördüncü katın kirli camlarından zorlukla dışarı sızabilen yorgun ışığı görebilirlerdi.
Her ayın ortasında rutin olarak yaptığı mal sayımının sonuçlarını kahverengi, deri kaplı defterine yazmayı bitireli yarım saati geçmişti. Ama kırk beş yılını geçirdiği tezgâhla duvar arasındaki o aralıktan kalkacak gücü bir türlü kendinde bulamıyordu.
Bir ara garip bir esinti hissetti dükkânda. Ilık bir esinti olmasına rağmen ensesinden topuklarına kadar ürperdi.
Salim Efendi’yle birlikte, oturduğu yerin arkasındaki duvara asılmış, kenarları kıvrılmış ve yer yer yırtılmış Türkiye haritası da ürperir gibi oldu. Yıllar önce bir gazetenin promosyon olarak verdiği eski haritanın üzerindeki şehirler, dükkâna giren bu rüzgârla birlikte dalgalandı.
Kınayan kınasın!
21 Kasım 2024 | 160 Okunma
Artırılmış gevşeklik ve yatay zekâ!
14 Kasım 2024 | 129 Okunma
Sade vatandaş
07 Kasım 2024 | 42 Okunma
Senarist öyle istiyor!
31 Ekim 2024 | 115 Okunma
Kâbus
24 Ekim 2024 | 89 Okunma
TÜM YAZILARI