Hamaset ve feraset
Lisede acayip coşkulu tarih dersleri işlerdik. Öyle ki birisi bir at ve kılıç getirse, en yakın düşman ülkeye doludizgin saldıracak kıvama gelirdim. Ama bu coşku sınava çalışırken kaybolur, o...
Lisede acayip coşkulu tarih dersleri işlerdik. Öyle ki birisi bir at ve kılıç getirse, en yakın düşman ülkeye doludizgin saldıracak kıvama gelirdim. Ama bu coşku sınava çalışırken kaybolur, o cengâver hâlimden eser kalmazdı.
Nereden aklıma geldi peki bu şimdi? Söyleyeyim.
Askerî harekât başladığından beri herkes gibi benim de nabzım hızlandı. Yedi düvele meydan okuyan bir Türkiye, milliyetçilik duygularımı kabarttı. Lisedeki gibi birisi arkadan mehteri verse sınıra doğru koşar adım gidecek kıvama geliyordum ki, Amerikan Başkanı bir Tweet atıp, “Sizi mahvederim. Ekonominizi bitiririm” gibi bir şeyler yazdı.
Herkes gibi canım çok sıkıldı tabii. Ama dünyada dengelerin değiştiğini, dengesiz bir adamın üslupsuz cümlesiyle tekrar hatırlamış oldum. “Asker üzerine düşeni yapıyor ve kahramanca operasyon yapıyor. Peki ben ülkem için ne yapıyorum acaba?” diye düşündüm.
Eskiden “Bir düğmeye basıp füzeyi fırlatırım” diye dünyayı tehdit edenler, şimdi bir tuşa basıp doları fırlatabiliyor. Ve elimizden bir şey gelmiyor.
Evet, duygusal bir milletiz. Kahramanlık hikâyelerini seviyoruz. İcabında gözümüzü kırpmadan ölüme koşacak kadar cesuruz. Mevzubahis vatan oldu mu tankların önüne yatacak kadar da çılgınız. Ama dünyada savaşların artık sadece topla, tüfekle yapılmadığını bilmiyormuş gibi yaşıyor ve çalışıyoruz.
Kınayan kınasın!
21 Kasım 2024 | 160 Okunma
Artırılmış gevşeklik ve yatay zekâ!
14 Kasım 2024 | 129 Okunma
Sade vatandaş
07 Kasım 2024 | 42 Okunma
Senarist öyle istiyor!
31 Ekim 2024 | 115 Okunma
Kâbus
24 Ekim 2024 | 89 Okunma
TÜM YAZILARI