Konuğa yer yatağı sermek
Eskiden kelimelerin kifayetsiz kalması için duygu yoğunluğunun zirveye çıkması gerekirdi. “Sözün bittiği yer” diye tarif ettiğimiz anlar nadiren yaşanırdı.
Ama bugün duygular deniz seviyesinde, hayat normal akışındayken bile kelimeler kifayetsiz. Sözün bittiği yere gelmek an meselesi.
Derdimizi anlatmakta, hislerimizi ifade etmekte acziyet yaşıyoruz. Ve dertler anlatılmayınca bir süre sonra dert olmaktan çıkıyor. Hisler de bir zaman ifade edilmeyince, ortalıktan kayboluyor.
Dil seyrelince düşünce dünyamız tenhalaşıyor, dertsiz ve hissiz insanlarsa giderek kalabalıklaşıyor.
Peki dil zayıflayınca düşünce dünyası niçin zafiyet geçirir biliyor musunuz?
Çünkü kelimeler, düşünce dünyasının inşa edildiği alanın ölçü birimidir. Kaç kelime biliyor ve kullanıyorsanız, düşünce dünyanız o kadar geniş demektir.
Ve kullandığınız kelimeler, düşünce dünyanızı tercüme etmeye muktedir olamazsa, iç sıkıntısı başlar. Yani siz yüz metrekarelik alana hanlar, hamamlar kondurmaya çalışırsanız, daralırsınız.
Kınayan kınasın!
21 Kasım 2024 | 164 Okunma
Artırılmış gevşeklik ve yatay zekâ!
14 Kasım 2024 | 132 Okunma
Sade vatandaş
07 Kasım 2024 | 42 Okunma
Senarist öyle istiyor!
31 Ekim 2024 | 115 Okunma
Kâbus
24 Ekim 2024 | 90 Okunma
TÜM YAZILARI