Medeniyet dediğin...

Yıllar önce yabancı bir kanalda polis operasyonlarını anlatan bir program seyrediyordum. Birisi soygun yapmış, ardından etrafa kurşun yağdırarak birkaç kişiyi yaralamış ve kaçıyordu. Adam önde, polis...

Yıllar önce yabancı bir kanalda polis operasyonlarını anlatan bir program seyrediyordum.
Birisi soygun yapmış, ardından etrafa kurşun yağdırarak birkaç kişiyi yaralamış ve kaçıyordu.
Adam önde, polis araçları arkada nefes nefese bir kovalamaca sahnesi…
Unutamadığım şeyse, suçlu adam bu ölümüne kovalamacada şerit değiştirirken bile sinyal veriyordu.
Hollywood filmlerine bakın. Orada da katliama giden kötü adamlar emniyet kemerini takmayı asla ihmal etmezler.
Öyleyse Batı'nın refleks hâlini almış toplumsal uyumundan yola çıkarak, orada yaşayanları örnek insan kategorisinde aday göstermeyin!
Çünkü yemezler!
Gelelim asıl konumuza…
Sarı yelekliler Fransa’da dükkânları yağmalıyor, arabaları ters çeviriyor, etrafı yıkıp yakıyorlar.
Batıya bakışı turistik perspektifin ötesine geçemeyen bazıları bu vandallığı şaşkınlıkla izliyor.
Avrupa’ya giderken valizlerine sıkıştırdıkları komplekslerini besleyip, büyütüp yurda dönüş yapanlar ve medeniyet dalında master yapmış edasıyla nutuk atanlardan bahsediyorum.
"Abi, Avrupa'nın gözünü seveyim. Adımını atıyorsun caddeye, arabalar zınk diye duruyor."
Yalan mı? Doğru.
Peki bu nasıl oluyor?
Adımını atınca duran şoförün dedesi, zamanında durmadığı için sağlam bir ceza yedi. Torunu da işte onun için zınk diye duruyor.
Medeni olmakla insan olmak arasında bağ var elbette. Ama kurallar ve yasaklar sayesinde refleks hâlini almış medeni tavır, insanlığın tüm alanlarını kapsamaz.
Kendi özünü sevmeden, Avrupalıların gözünü seven insanlarla medeniyet tasavvurundan bahsedilemez.
Sadece güzel örneklere yoğunlaşarak Batılıların her anlamda çok medeni olduğu sonucuna varmakla, dışkısını toprakla örten kedilerin farelere saygılı olmalarını beklemek arasında fark yok.
Çünkü medeniyet, toplumların dönemsel davranış kuralları kriter alınarak değerlendirilemez.
 
Film gibi
 
Parası olan yapımcı, istediği oyuncuya iyi, istediğine kötü rol yazabilir. Geri kalanlar da yevmiye usulü figüranlık yapar.
Şimdiye kadar Avrupa ve Amerika iyi adamı oynadı. Yer altı zenginliklerine sahip Müslüman ülkeler kötü rollerdeyken, bir menfaat sağlanamayacak olan bölgelerdeki toplumların payına figüranlık düştü.
Eğer seyirci olaya uyanmazsa, bu film daha uzun bir süre gösterimde kalacaktır.
Uyanmak için önce bir gerçeği tam inanarak kabul etmeliyiz;
Müslümanları vahşi ve geri göstermek için sahnelenen oyunu yazanlar, oyuna gelen zavallılardan çok daha alçaktır.
Dünyayı kendi şirketlerine ait bir film seti gibi görenler, Müslümanlar uyanmadığı sürece kendilerine iyi roller biçmeye devam edecektir.
Ama bir şeyden adım gibi eminim.
Kendi menfaatleri uğruna bütün dünyayı acımadan sömürenler, roller değiştiği anda birbirlerini kıtır kıtır doğrayacak kadar vahşileşecektir.
 
Yeni bir Avrupa
 
Kostümüyle, makyajıyla, giriş, gelişme ve sonucuyla ustaca yazılmış yeni bir oyunun ilk sahnesindeyiz.
Daha önce Arap Baharı ve Gezi gibi yeraltı siyasetinin köpürtüldüğü tezgâhları doğru okuyabilenler, sarı yelekliler hareketinde de bir bit yeniği aramak zorundadır.
Fransa’da başlayan bu taban hareketi, dünyada dengeleri değiştirecek olan fay hattındaki öncü sarsıntılardır.
Tarih kitaplarında sarı yeleklilerin isyan hareketi, “Yeni Avrupa’nın Doğuşu” başlığı altında tek satırda bahsedilip geçecektir muhtemelen.
Önemli olan bu başlık altında Türkiye için kaç sayfa ayrılacağıdır.
Umarım bu kritik dönemde rolümüzü kendimiz yazar, kendimiz oynarız.
Yaşanan her türlü gelişmeye geniş bir perspektiften bakmak zorundayız.
Eğer siyasi çekişmeler ve ideolojik saplantıların zehrinden kurtulamaz ve içinde “üst akıl” geçen her cümleye komplo teorisi demeye devam edersek, yine kendimiz çalar kendimiz oynarız.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kınayan kınasın! 21 Kasım 2024 | 160 Okunma Artırılmış gevşeklik ve yatay zekâ! 14 Kasım 2024 | 129 Okunma Sade vatandaş 07 Kasım 2024 | 42 Okunma Senarist öyle istiyor! 31 Ekim 2024 | 115 Okunma Kâbus 24 Ekim 2024 | 89 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar