Sinerji tasarrufu

Bir konunun teorisine çok hâkim olanlar pratikte çuvallıyor. Sahadakiler de genelde teoriyle ilgilenmiyor. Sonuç olarak birinci grup iş yapamıyor. İkinci grup da yanlış iş yapıyor. Sinerji denilen şey işte bu iki...

Bir konunun teorisine çok hâkim olanlar pratikte çuvallıyor. Sahadakiler de genelde teoriyle ilgilenmiyor.
Sonuç olarak birinci grup iş yapamıyor. İkinci grup da yanlış iş yapıyor.
Sinerji denilen şey işte bu iki grubu bir araya getirebilmek.
Yani bir grup düşünecek, diğeri yapacak. Ama mutlaka bir arada olacaklar ve birbirlerinin hâlinden anlayacaklar.
Hele konu eğitimse bütün enerji bu sinerjiyi oluşturmak için harcanmalı.
Eğitim fakültelerinde ders veren hocalar artık üniversiteden çıkmalı. İlköğretim ve ortaöğretim kademesindeki okulların koridorlarında dolaşmalı, toplantılara katılmalı, velilerle görüşmeliler.
Aksi hâlde, hâlden anlamak mümkün değil.
Şahsen yirmi yıla yakındır okullarda görev yapıyorum. “Tez çalışmam için bu anketi öğretmenlerinize dağıtabilir misiniz?” diye ricada bulunanlar haricinde, okula gelip saha çalışması yapan akademisyenle pek karşılaşmadım.
Birçok üniversite hocası staja gönderdiği öğretmenleri bile ziyaret etmiyor.
Hastalarla hiç teması olmayan bir tıp fakültesi hocası, doktorlara ne kadar faydalı olabilir?
Bakanlık öğretmen eğitimini gündemin ilk sırasına almaz ve acilen somut adımlar atılmazsa inanın değişen hiçbir şey olmaz.
Eğitim dünyasının başaktörü öğrenci, senaristi öğretmendir.
Senaryo kötüyse, oyuncunun ne kadar yetenekli olduğunun bir önemi kalmaz.
 
İrtibatı koparmayalım
 
On beş liraya tişört aldığım mağaza bile aylar sonra kampanyalarla ilgili bana SMS atıyor. Ama dört yıl eğitim aldığım üniversitenin hiç arayıp sorduğu yok.
Eğitim fakülteleri mezun ettikleri öğretmenlerini niçin takip etmez?
İlla pilav günü düzenlemeleri gerekmiyor. Online bir platformdan da öğretmenlerin mesleki ve akademik gelişimleri bir şekilde takip edilebilir. Sonuçlar da bakanlığa rapor edilir.
Bu sayede pazarlama sektöründe bülbül gibi şakıyan veri, eğitim alanında da konuşmaya başlar.
Bütün eğitim fakültelerinde AR-GE birimleri aktif olarak çalışmaya başlar.
Ve okullarla üniversiteler arasında organik bir bağ kurulmuş olur.
 
Gayrimeşru ihtiyaçlar
 
Normalde piyasaya bir ürün veya hizmet sunulmadan önce bir ihtiyaç analizi yapılır ve buna göre ürün geliştirilir.
Ama tüketim kültürü öyle saçma bir hâle geldi ki süreç tersine işlemeye başladı.
Önce bir ürün geliştiriliyor. Sonra da bu ürüne dair ihtiyaç oluşturmak için sosyal mühendislik çalışmaları yapılıyor. Subliminal mesajlar bilincimizin altını üstüne getiriyor.
Ve kapitalist üreticiyle, bilinçsiz tüketicinin bir araya gelmesinden gayrimeşru bir ihtiyaç doğuyor.
Grip aşısı bu örneklerden bir tanesi. Önce griple ilgili korkunç senaryolar üretiliyor. Bütün insanlar gripten öleceğim korkusuna kapıldıktan sonra da aşılar piyasaya sürülüyor.
Yani bir bakıma panzehirle zehir, anti virüsle virüs aynı ellerden çıkıyor.
Bu korkunç bir şey!
Konuyu eğitim dünyasıyla ilişkilendirmeye çalışıyorum. Ve aklıma türlü senaryolar geliyor.
Acaba dünyaya eğitim materyali pazarlayan şirketler, tasarladıkları ürünle ilgili benzer çalışmalar yapıyor mudur? Eğitim sektöründe sadelikten giderek uzaklaşmamızda bunun bir etkisi olabilir mi?
Yoksa eğitim aslında çok basit bir iş de biz mi zorlaştırıyoruz?
 
Simple Business Tense
 
İş dünyasında son yıllarda sıklıkla kullanılan bir zaman var; “-yor olacağım.”
Bazen cümle yerine oturuyor. Mesela, "Yarın tüm gün projeyle ilgileniyor olacağım" cümlesinde bir sıkıntı yok.
Ama plaza insanları ve özellikle İK yöneticileri gelecek zamanlı cümlelerinde bu kalıbın canını çıkarıyor.
Geçenlerde yaptığımız bir iş toplantısında, karşımdaki kişi, "Yönetim kararı çıkar çıkmaz sizi arıyor olacağım" deyince bende şalter attı.
Kafayı bu konuya taktım ve takip ediyor olacağım...
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kınayan kınasın! 21 Kasım 2024 | 160 Okunma Artırılmış gevşeklik ve yatay zekâ! 14 Kasım 2024 | 129 Okunma Sade vatandaş 07 Kasım 2024 | 42 Okunma Senarist öyle istiyor! 31 Ekim 2024 | 115 Okunma Kâbus 24 Ekim 2024 | 89 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar