Anlatılmaz, yaşanır...
İşimiz futbol yazmaksa, futbolun keyfine bakmaksa, “muhteşem-olağanüstü-mükemmel-fantastik” golle, bir antika gibi görüntüsü müzeye kaldırılacak Güven Yalçın golüyle başlamak...
İşimiz futbol yazmaksa, futbolun keyfine bakmaksa, “muhteşem-olağanüstü-mükemmel-fantastik” golle, bir antika gibi görüntüsü müzeye kaldırılacak Güven Yalçın golüyle başlamak lazım...Rosier’in asistinde, hemen önünde Batshuayi görüş alanını daraltmasına rağmen Güven Yalçın topa öyle bir kalktı, öyle bir yarım röveşata attı ki, ağlara yapışan top, bu sezonun en güzel golü olarak tarihe geçebilir.Önümüzde daha çok uzun haftalar var, buna rağmen böyle göz kamaştıran bir başka golü izleyeceğimizi sanmıyorum. Süper Lig’e Messi‘yi, Ronaldo‘yu, M’Bappe‘yi getirecek halimiz yok ya... Gelseler de böyle bir gol atabilirler mi, o da tartışılır. Güven Yalçın golü, futbolun tarifeleriyle, terimleriyle anlatılamaz, ancak yaşanır...Rıza Çalımbay takımlarının çok temel iki özelliği var. Birincisi maç biter, fizik olarak Rıza Çalımbay takımları bitmez. İkincisi; Sivas takımı teslim olmaz, savaşarak kaybeder.Üstelik bu Sivas takımının ileri ucunda Henrique, Kayode, Max Gradel gibi, tutulmaları, kontrol altına alınmaları çok kolay olmayan “üç uçurtma” var. Ancak kabul edelim ki, bu uçurtmalar Beşiktaş karşısında havalanamadı. Hele Enrique... Özellikle 80’li dakikaların başında boş kaleye vuramadığı...