İlk darbeyi halk vurdu
“PKK’lıların silahlandığını, mühimmat yığınağı yaptığını hepimiz biliyorduk. Caddeler, sokaklar iş makineleriyle kazılıyor, patlayıcılar yerleştiriliyor, bizler de bunu...
“PKK’lıların silahlandığını, mühimmat yığınağı yaptığını hepimiz biliyorduk. Caddeler, sokaklar iş makineleriyle kazılıyor, patlayıcılar yerleştiriliyor, bizler de bunu görüyorduk. ‘De ki bunu güvenlik güçlerine niçin bildirmediniz?’ Çünkü, bildirmenin bir faydası olmuyordu. Polisin oralara girmesi imkansızdı. Böyle bir durumda ne yapacaksınız, canımızı, malımızı korumak için hepimiz terör örgütünün yanında görünmek durumunda kalıyorduk. Yoksa bu yörenin insanı da devletine, milletine bağlıdır.”
Bu sözleri söyleyen Cizreli yurttaş, Cudi mahallesinde oturuyordu. Olaylardan sonra mahallesinden ayrılıp Şah mahallesindeki yakınlarının yanına yerleşti. Evinin yanışını da gözyaşları içinde uzaktan izledi. Artık tam anlamıyla kül yığını haline gelen evine de henüz gidebilmiş değil. Şah ve Cudi mahallesini birbirinden ayıran Nusaybin Caddesi’nin ötesine geçmek güvenlikleri açısından sakıncalı. Yani ilçede operasyonların bittiği açıklandı ama insanların evlerine gitmeleri ancak ev ev, oda oda patlayıcı araması yapıldıktan “güvenli” denilerek mümkün olabilecek. Daha o aşamaya gelinmedi.
EVİ, İŞ YERİ YAKILANLAR DA VAR
Cizre’de, Sur’da sokağa çıkma yasağının uzamasının nedeni daha fazla şehit ve gazi verilmemesi, halkın zarar görmemesi içindir. Hükümet yetkilileri ise “hadi kardeşim bitirin” baskısı uyguladı. Bu durum ister istemez alt birimlere de yansıdı. O yüzden “operasyonlar devam ederken 3 gün sonra bitirilecek” açıklamaları da baskının sonucudur. Sormak gerekiyor operasyon öncesi sizler ne yaptınız, operasyonlar bittikten sonra ne yapacaksınız var mı bir hazırlığınız?
Şah Mahallesi’nde bulunan Cizreli yurttaşımızla konuşurken hep silah, bomba sesleri duyardım. Dün, ezan sesi geliyordu. Güneşli bir hava vardı. Neredeyse iki aydır evlerinden dışarıya çıkamayanlar, yasağa rağmen dün kaldıkları evlerin önüne çıkmış güneşleniyordu. Hallerine yanıyorlardı. “Bizim geleceğimiz nasıl olacak, bundan sonra ne olacak?” diye birbirlerine soruyorlardı. Konuştuğum kişi, telefonu arkadaşına verdi. O, “İnanın üzerimdeki elbiseden başka hiçbir şeyim kalmadı. Çünkü evim, işyerim yakıldı. Şu anda bile bazı evlerden dumanlar yükseliyor” diyordu.
“HALK, DEVLETİN YANINDA YER ALDI”
Bakmayın siz bölücü örgütün yandaşlarının Güneydoğu’da farklı bir hava göstermelerine… Eğer, halk örgütün yanında yer almış olsaydı, örgütün baskılarına rağmen evlerinden çıkmaz, güvenlik güçleri de bu kadar rahat operasyon yapamazdı. Cizre’de olayların yoğun bir biçimde yaşandığı Cudi, Sur, Nur ve Yafes mahallelerinin yüzde 95’inden yurttaşlar ayrılmıştı. Bu durum, güvenlik güçlerinin işini kolaylaştırdı. Bir Cizreli bu durumu şöyle aktardı:
“Evlerimizi boşaltınca, güvenlik görevlileri PKK ile karşı karşıya kaldı. Halk eğer devlete yardımcı olmasaydı oradaki mücadele öyle kolay kolay bitirilemezdi. Halk güvenlik güçlerinin tarafını seçti. Açıkçası operasyon öncesi halkın yüzde 95’i PKK’nın yanında yer alırken, şimdi örgütün yanında yer alanların oranı yüzde 1 bile değil. Devlet burada yıllarca varlığını hissettirmediği için vatandaş, örgütün kucağına atılmış, onun emirlerini dinler olmuştu. Bugün farklı bir ortam var. Dileriz, devlet bizi yine örgütle baş başa bırakmaz. Açıkçası bu konuda da hepimizde tereddütler var. Geçmişte yaşadığımız acı olayları, terk edilmişliği unutmuş değiliz.”
Güneydoğu’da yaşananları SÖZCÜ’ye değerlendiren güvenlik yetkilisi de “Örgütün ‘gitmeyin’ baskısına rağmen yurttaşların evlerinden ayrılması terör örgütünün moralini bozdu, bu durum bizim de işimizi kolaylaştırdı. Örgüte bizden önce darbeyi halk vurdu” görüşünde…