“Vur emri” ve uzun gözaltı dönemi
Olağanüstü Hal'i en iyi Güneydoğulu vatandaşlarımız bilir ve bu yönetim biçimine “OHAL” der. Getirilecek “OHAL”le, içinde bulundukları “Bu hal” arasında hemen hiç fark yok....
Olağanüstü Hal'i en iyi Güneydoğulu vatandaşlarımız bilir ve bu yönetim biçimine “OHAL” der. Getirilecek “OHAL”le, içinde bulundukları “Bu hal” arasında hemen hiç fark yok. Örneğin 14 Mart'tan bu yana Şırnak'ta, Yüksekova'da, Nusaybin'de sokağa çıkma yasağı devam ediyor. Eldeki yetkilerle yetinilmeyip şimdi OHAL'i tüm ülkeye yaydılar.
Bunu terörle mücadele için değil, Fethullahçıları temizlemek adına getirdiler. Zamanında itibar edilmiş olsaydı devletin elinde il il, ilçe ilçe, 120 sayfalık isim listesi yer alıyordu. Bunun gereği yapılırdı. Ne mi oldu? “Böyle bir yapılanma yoktur” raporlarıyla Fethullah Gülen beraat ettirildi, soruşturmalar düşürüldü.
Hükümet yetkilileri şimdi “Olağanüstü hal uygulamasıyla bir şey olmayacak” diyor. Öyle değil. İsteseler sizi bulunduğunuz ilden başka bir il'e sürerler. Size de her gün Emniyet'e gidip imza atma zorunluluğu bile getirebilirler. Gerektiğinde araçlarınıza el koyabilirler. Dahası, çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin, anayasaya aykırılığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne dava bile açılamaz.
AKP'liler, miting meydanlarında “Olağanüstü Hal uygulamasını biz kaldırdık” diye övünüyordu. Hayır, hayır OHAL'i kaldıran AKP değil. İşin doğrusu şu: Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in başkanlığında 2002 yılının Ağustos ayında toplanan Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) Diyarbakır ve Tunceli'de uygulanan OHAL'in kaldırılması gündeme geldi. Askerler devam etmesini, Cumhurbaşkanı ve Başbakan ise kaldırılmasını istiyordu. Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, OHAL sonrasına göre hazırlık yapılması için “son kez” bu yetkinin kullanılmasını önerdi. MGK kararında da “son kez” denildi.