15 Temmuz ve Hava Savaşları (13): Kritik soru: Darbeci uçaklar daha erken önlenemez miydi?
Genel bir saptamayla başlayalım: 15 Temmuz kalkışması, bir darbe girişiminde bir ülkenin hava kuvvetinin bu ölçüde yaygın ve etkili kullanımıyla bir ‘ilk’ olarak dünya darbeler literatürüne...
Genel bir saptamayla başlayalım: 15 Temmuz kalkışması, bir darbe girişiminde bir ülkenin hava kuvvetinin bu ölçüde yaygın ve etkili kullanımıyla bir ‘ilk’ olarak dünya darbeler literatürüne girmiştir. Emir-komuta merkezi bir hava üssü olan bu darbe, yalnızca tankların yürümesi ile değil, aynı zamanda F-16’ların havalanmasıyla başlamıştır. Kalkışmanın bitişinde de son nokta, anayasal rejime bağlı uçakların havalanıp, darbe görevli uçakları önlemesi ve nihayetinde darbenin ana karar merkezi olan Akıncı Üssü’nü bombalamasıyla konmuştur.
***
Hava Kuvvetleri’nin en tepe komuta kadrosunun bu darbe girişimine İstanbul’daki bir düğünde yakalanması o gece yaşanan kargaşanın ilginç bir boyutudur. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ve ondan sonraki ikinci yetkili isim Muharip Hava Kuvveti Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver, derdest edilmeden önceki bir buçuk saate yakın zaman dilimi içinde kriz idaresini Moda Deniz Kulübü’nden yürütmek zorunda kalmıştır.
Orgeneral Ünal’ın kriz karşısında attığı ilk adımlardan biri, düğünün davetlileri arasında bulunun ‘üs komutanı’ konumundaki generalleri çağırıp hepsine “Üssünüzden uçak kalkarsa Divan-ı Harp’e gidersiniz” uyarısını yapmak olmuştur. Bu uyarıdan, önceliğin hava üslerinden uçak kaldırılmamasına verildiğini anlıyoruz.
Ünal’ın bir diğer adımı, darbecilerin ele geçirdiği Ankara’daki Hava Kuvvetleri Harekât Merkezi’ni “şalteri indirterek” işlevsiz hale getirip, Eskişehir’deki harekât merkezini (BHHM) tek yetkili hava otoritesi kılması olmuştur. Bu hamle, darbecileri körleştirmiş, Türk hava sahası üzerinde kontrol kabiliyetlerine set çekmiştir. Kritik bir diğer adım, daha sonra hadiselerin akışı içinde işi çözecek olan bir grup generali hemen Eskişehir’deki BHHM’ye yollama kararıdır.
Bu adımlar atıldıktan hemen sonra Ünal ve Şanver’in saat 24.00 sularında darbeciler tarafından derdest edilmesinin Hava Kuvvetleri’ni başsız, lidersiz bıraktığı bir gerçektir. Bu durum özellikle gece yarısından hemen sonraki iki-üç saatlik süre içinde darbecilere Türk hava sahası üzerinde çok geniş bir hareket serbestisi tanımıştır. Önleme amaçlı uçuşlar ancak Başbakan Binali Yıldırım’ın sabah 04.30 sularında verdiği talimat sonrasında başlayabilmiştir.