Brunson meselesinden ne anladım?
DÜNKÜ yazımla ABD’li rahip Andrew Brunson hakkındaki kısa yazı dizisine noktayı koymayı tasarlamıştım. Ancak sözüm bitmediği için diziyi bugünkü yedinci yazıyla kapatıyorum, tabii şimdilik...
DÜNKÜ yazımla ABD’li rahip Andrew Brunson hakkındaki kısa yazı dizisine noktayı koymayı tasarlamıştım. Ancak sözüm bitmediği için diziyi bugünkü yedinci yazıyla kapatıyorum, tabii şimdilik kaydıyla...
Bugün hepsinin bir özeti de olmak üzere, Brunson hakkında hazırlanan iddianameden, kendisine atılı suçlamalardan ne anladığımı anlatmak, dosyayı nasıl gördüğüm hususundaki kanaatimi paylaşmak istiyorum.
*
Hemen baştan belirtmem gereken temel bir nokta var Brunson hakkındaki delil toplama süreciyle ilgili. Bu süreç, kendisi 7 Ekim 2016 tarihinde sınır dışı edilmek üzere İzmir’deki Geri Gönderme Merkezi’ne sevk edilmesi ve 9 Aralık 2016 tarihinde tutuklanmasından sonraki dönemde başlamıştır. Delil dosyasının olgunlaşmasının özellikle 2017 Kasım ayı sonu ile iddianamenin yazımının tamamlandığı 5 Mart 2018 arasındaki yaklaşık üç ay içinde birden tempo kazandığını söyleyebiliriz. Bir başka anlatımla, önce Brunson tutuklanmış, deliller daha sonra arkadan gelmiştir.
Bu hukuki sürecin öncesinde devletin güvenlik bürokrasisinin Brunson hakkında olumsuz bir bakış taşıdığı, özellikle bazı Kürt şahsiyetler ve yine Kürt mültecilerle mesaisinden dolayı fazlasıyla şüphe yaratmış olduğunu gösteren bilgilere de rastlamak mümkün. Ayrıca, Brunson’ın kilisesindeki Kürt oluşumları hakkında 2017 yılında MİT’e ihbar yapıldığını da öğreniyoruz.
*
Brunson nasıl biri? Kendisinin FETÖ/PDY’ye bağlamak üzere ortaya konan delillerin kuvvetli olduğu izlenimini edinmedim. Buna karşılık, konu PKK olduğunda savcılık makamının kaşının kalkmasına yol açan pek çok delil var dosyada.