12 Eylül’de sorgulanmak üzere götürüldüğü Davutpaşa kışlasındaki “Otağ-ı Hümayun”, o günlerde işkence çığlıklarıyla İstiklal Marşı’nın kubbenin altında sıkça birbirine karıştığı insanlık dışı bir mekândı.
Ahmet İsvan’a veda ederken
12 Eylül’de sorgulanmak üzere götürüldüğü Davutpaşa kışlasındaki “Otağ-ı Hümayun”, o günlerde işkence çığlıklarıyla İstiklal Marşı’nın...
Bir dönem Osmanlı sadrazamlarının Rumeli’de sefere çıkmadan önce konakladıkları bu tarihi yapıda tam altı gün demir bir iskemlenin üstünde gözleri bağlı bir şekilde oturtuldu. Gözündeki bağ, yağlıboya fırçalarını temizlemek için kullanılmış renk renk boyalara ve nefte bulanmış bir paçavraydı. Neft ve boyanın temasıyla gözkapakları yanıyordu. Çıkan seslerden içeride toplam 30-40 kişi olduklarını tahmin ediyordu. Kendisi dışında hepsi DİSK üyesi sendikacılardı. İçeride dehşetli bir soğuk vardı ve ev içi kıyafetiyle getirildiğinden üşüyordu.
İSTİKLAL MARŞI’NIN CEZA OLMASINI HİÇ AFFETMEDİ
Ve içerdekiler tek tek işkenceye alınıyordu. Ahmet İsvan, şöyle anlatıyor o sesi ilk duyduğu anı: “Sessizlik bir genç adamın yürekler parçalayan feryadıyla yırtıldı. Ben bir insanın böyle bağırdığını, bir insandan böyle bir ses çıktığını o güne kadar duymamıştım. Arkasından daha farklı ve azalmaya yüz tutan çığlıklar, inlemeler geldi, sonra yine feryatlar...”