AİHM’nin Demirtaş kararını nasıl anlamalıyız?
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), HDP’nin eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki kararında, başvurudaki bazı taleplerine olumsuz yanıt verirken bazı şikâyetlerinde ise kendisini haklı bularak...
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), HDP’nin eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki kararında, başvurudaki bazı taleplerine olumsuz yanıt verirken bazı şikâyetlerinde ise kendisini haklı bularak Türkiye hakkında ihlale hükmetti.
Bu ihlallerin bazıları AİHM içtihatları açısından ilk olma özelliği taşıyor.
AİHM’nin kararını çok özet bir şekilde incelersek beş başlıkta şu gözlemleri belirtebiliriz:
TUTUKLANMASI İÇİN MAKUL ŞÜPHE VAR
Selahattin Demirtaş, tutuklanmasının makul bir şüphe nedenine dayanmadığını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “özgürlük hakkı”nı güvence altına alan 5’inci maddesinin 1’inci fıkrasına aykırı olduğunu ileri sürmüştü. Bu fıkra, özgürlük hakkının hangi hallerde kısıtlanabileceğini düzenliyor ve tutuklama yapılabilmesi için “makul nedenlerin bulunması” koşulunu arıyor.
AİHM, incelemesinde dosyada objektif bir gözlemciyi Demirtaş’ın bu suçların en azından bazılarını işlemiş olabileceğine ikna edecek ölçüde yeterli bilgi bulunduğunu değerlendirmiştir. Mahkeme, dolayısıyla AİHS’deki ‘makul şüphe’ kriterinin karşılandığı kanaatine varmış, bu başlıktaki ihlal talebini geri çevirmiştir.
AMA TUTUKSUZ YARGILANMALIYDI