AİHM’nin Osman Kavala kararı ve bundan sonrası
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala’nın tutuklanmasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ihlal edildiğine ilişkin dünkü kararı 2017 Ekim ayından bu yana süren ve Türkiye’nin Batı kamuoylarındaki algısı açısından da kritik bir önem taşıyan bu hukuk dosyasını yeni bir eşiğe taşımıştır.
Sözleşmenin üç maddesinden verilen ihlal kararının açıklanmasının Dünya İnsan Hakları Günü’ne denk gelmesinin taşıdığı sembolizmi özellikle vurgulamalıyız.
AİHM’nin yedi yargıçtan oluşan dairesi, Kavala’nın tutuklanmasıyla ilgili birinci ihlali, AİHS’nin ‘Özgürlük ve Güvenlik Hakkı’ başlığı altındaki 5’inci maddesinin tutuklama tasarrufunun yasallığı ile ilgili birinci fıkrası çerçevesinde vermiştir. Mahkeme, Kavala’nın Gezi olaylarını organize etmek suretiyle cebir ve şiddet kullanarak hükümeti devirme ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiği yolunda ‘kuvvetli şüphe bulunmadığına’ hükmetmiştir.