Avrupa Birliği’nin Gazze’deki inandırıcılık sınavı
Hürriyet yazarı Sedat Ergin bu hafta 'Avrupa Birliği’nin Gazze’deki inandırıcılık sınavı' başlıklı yazısını kaleme aldı.
Hamas’ın 7 Ekim saldırısı ve İsrail’in buna buna misillemede bulunmasıyla patlak veren savaşın sonuçları, serpintileri, yalnızca bölgeyle ve bu çatışmalara taraf olan ülke ve aktörlerle sınırlı kalmıyor.
Savaşın seyri ve ortaya çıkan insani trajediye nasıl bir karşılık verileceği, uluslararası camianın önde gelen ülkelerini, güç merkezlerini ve kurumları da kritik bir sınamaya tabi tutuyor.
Bu yönüyle savaş ilerledikçe, uluslararası düzeni, küresel ölçekteki dengeleri, saflaşmaları ve algıları da ciddi derecelerde etkileyen boyutlar kazanıyor.
Tabii bu başlığı değerlendirmek üzere yola koyulurken öncelikle şu temel tespiti yapmamız gerekiyor. Tırmanmakta olan savaşı tetikleyen, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği baskında asker-sivil ayrımı gözetmeksizin her yaştan insanı katletmesi, ardından aralarında yaşlı kadınların da bulunduğu 200’den fazla insanı kaçırıp rehin alması eylemi oldu.
Eğer kriz Hamas’ın bu saldırısıyla sınırlı kalsaydı, suçlamaların, kınamaların odağına Hamas’ı yerleştirerek sorumlu ilan edilebilirdi.
Ancak, İsrail’in bu baskına hiçbir ayrım gözetmeyen, acımasız, orantısız bir bombardımanla karşılık vermesi, dahası Gazze’yi bütünüyle abluka altına alarak suyu, elektriği keserek burada yaşayan 2 milyondan fazla insanın hayat hakkına saldırması, bu süreçte 5 binden fazla insanın ölmesi krizi farklı bir yere taşımış bulunuyor. BM’nin önceki gün açıkladığı verilere göre, Gazze’de ölen Filistinlilerin yüzde 62’si çocuklar ve kadınlardan oluşuyor.