Dünya rahat bir nefes aldı
ULUSLARARASI alanda ciddi boyutlarda kaygı yaratan, BM’nin “21. yüzyılın en büyük insani kayıplarının yaşanabileceği” uyarısına yol açan İdlib gerginliği, Türkiye ile Rusya arasındaki...
ULUSLARARASI alanda ciddi boyutlarda kaygı yaratan, BM’nin “21. yüzyılın en büyük insani kayıplarının yaşanabileceği” uyarısına yol açan İdlib gerginliği, Türkiye ile Rusya arasındaki mutabakatla şimdilik sıcak bir çatışmaya dönüşmeden kontrol altına alınabilmiştir.
Askeri seçeneğin önünü kapatan, can kayıplarını önleyen bir gelişme olarak Soçi mutabakatı, bütün dünyada bir rahatlama yaratmıştır. Bu sonucun bir uçta ABD yönetimi, diğer uçta Esad rejimi hükümeti tarafından olumlu karşılanmış olması uluslararası alanda ender görülecek bir konsensüse işaret ediyor.
Bu ferahlamanın Türkiye ile Rusya’nın işbirliğiyle şekillenmesi, her iki ülkeyi de dünya politikasında yüksek bir zemine çıkartmıştır. Tahran zirvesinde de görüldüğü gibi ateşkes konusunda ısrarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldiği dikkate alındığında, Rusya’nın bu pozisyona gelmesinin büyük ölçüde Türkiye’nin baskısının sonucu olduğu teslim edilmelidir.
Muhtemelen Rusya, Tahran zirvesi sırasında Türkiye’nin kararlılığını test etmiş, ne kadar geriletebileceğini ölçmeye çalışmıştır. Ayrıca, Rusya-Esad rejimi ikilisinin İdlib’de topyekûn bir harekâta girişmesini beklemek çok gerçekçi değildi. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri İdlib bölgesinde 12 askeri gözlem noktası tuttuğu için, böyle bir hareket doğrudan Türkiye’yi de kaotik bir savaş ortamının içine çekebilirdi. Gerçekleşseydi, muhtemelen kademeli bir askeri harekât söz konusu olurdu.
Sonuçta Rusya lideri Vladimir Putin, varılan mutabakatla bir taraftan Türkiye ile ilişkilere özen gösterdiğini ortaya koymuş, diğer taraftan uluslararası alanda sorun çözücü, barışı gözeten bir lider imajı çizmiştir.
*
Varılan noktada kârlı çıkan taraflardan biri silahlı Suriye muhalefetidir. Rejim ile kendi kontrolündeki bölgeleri ayıran silahsızlandırma hattında ağır silahlarından vazgeçecek olmasına karşılık, muhalefet, Rusya’nın hava bombardımanı ile desteklenecek kuvvetli bir saldırı ihtimalinden kendisini koruyabilmiştir. Bir bu kadar önemlisi, kendisini El Nusra çizgisindeki Heyet Tahrir’üş Şam’dan (HTŞ) ayrıştırarak Suriye denkleminde, bu ülkenin geleceğinde bir aktör olduğunu bir şekilde tescil edebilmiştir.