Erdoğan, Şanghay Zirvesi ve dış politikada çok yönlülük

Hürriyet Gazetesi Yazarı Sedat Ergin'in bugünkü (17.09.2022)''Erdoğan, Şanghay Zirvesi ve dış politikada çok yönlülük'' başlıklı yazısı.

Özbekistan’da düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) zirvesi, son iki yazıda da değindiğim gibi beni bundan on yıl kadar önce bu konuda yürütülen bir tartışmanın izlerini sürmeye, bu çerçevede eski dosyaları karıştırmaya yöneltti.

Özellikle 2013 başına gelindiğinde ŞİÖ başlığı üzerinde yürüyen tartışmalarda dış politika alanındaki kanaat önderleri, köşeyazarları ikiye bölünmüş durumdaydı.

Birinci grupta olanlar, Erdoğan’ın ŞİÖ meselesine tam üyelik müzakerelerini durduran Avrupa Birliği’ne tepki olarak pazarlık gücünü artırmak için taktik amaçla başvurduğunu savunuyordu. İkinci grupta olanlar ise kayda geçirdiği görüşlerin gerçekte Erdoğan’ın samimi bakışını yansıttığını, dolayısıyla önemsenmesi gerektiği kanaatindeydiler. Bir de her iki hedefi birlikte gözettiğini belirtenler vardı.

Bu satırların yazarı, 2013 Ocak ayı sonunda “Şanghay Beşlisi” üzerine kaleme aldığı üçlü bir yazı serisi içinde “ikinci görüşe itibar ettiğini” belirterek, “Başbakan’ın yüzünü doğuya çevirdiğine işaret eden Şanghay Beşlisi konusundaki çıkışının aslında gönlünden geçenleri yansıttığını söylemek hata olmaz” diye not düşmüş.

Şimdi geriye dönüp baktığımda, o günlerdeki münazaranın dönemin koşulları içinde biraz soyut, teorik bir tartışma gibi durduğunu fark ediyorum. Bundan 10 yıl önce soyut görülebilen bir konu, önceki gün ve dün Özbekistan’dan yansıyan Şanghay Zirvesi aile fotoğrafı görüntüleriyle somut bir gerçeklik olarak karşımızda yerleşmiştir.

Cumhurbaşkanı’nın fotoğraflardan yansıyan ruh hali, o ortamda bulunmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti kuvvetli bir şekilde gösteriyor.

Bundan on yıl önceki tartışmaların bugünle kıyaslandığında, her şeye rağmen göreceli olarak daha sakin bir konjonktürde cereyan etmiş olduğunu söylemeliyiz. Örneğin, o zamanlar Suriye’de Fırat’ın doğusunda PKK’nın uzantısı YPG/PYD’nin kontrolü altında olan, ABD’nin güdümündeki bir özerk yönetim ve bunun Türk-ABD ilişkilerinde yarattığı çatlak yoktu. 15 Temmuz kalkışmasının Pensilvanya’da yaşayan Fethullah Gülen üzerinden bu ilişkiler üzerinde yüklediği bir basınç söz konusu değildi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Suriye’ye kara harekâtı tartışması ve Rusya faktörü 21 Kasım 2024 | 1.197 Okunma Süreçteki aktörlerin gözünden Suriye ile normalleşme arayışlarındaki kilitlenmeye bakış 20 Kasım 2024 | 456 Okunma Trump’ın Suriye’ye bakışını anlama kılavuzu (4) Trump’ın ilk dönemdeki Suriye politikası çelişkilerle doluydu 16 Kasım 2024 | 199 Okunma Trump’ın Suriye’ye bakışını anlama kılavuzu (3) ‘Barış Pınarı Harekâtı’nın başlayacağı işareti Trump’tan gelmişti 15 Kasım 2024 | 416 Okunma Trump’ın Suriye’ye bakışını anlama kılavuzu (2) 14 Kasım 2024 | 347 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar