Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliği ve F-16 konusundaki sürpriz adımı nasıl değerlendirilmeli?

Hürriyet yazarı Sedat Ergin bu hafta 'Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliği ve F-16 konusundaki sürpriz adımı nasıl değerlendirilmeli?' başlıklı yazısını kaleme aldı.

Geçen çarşamba günü yayımlanan “F-16 ve Eurofighter Alımının İlerlememesi Batı ile Yeni Bir Sıkıntı Alanı” başlıklı yazımız, bir boyutuyla ABD’den yeni F-16 uçaklarının alımı ve mevcut F-16’ların modernizasyonunda Washington cephesinde yaşanan sorunları da konu alıyordu.

Bu yazıda, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğinin sonuçlanması üzerindeki engellemesi nedeniyle F-16 konusunun ABD cephesinde kilitlendiği anlatılmaktaydı.

Bu yazının yayımlandığı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan gelen sürpriz bir açıklama, ABD’den F-16 talebinin akıbeti konusunda denklemde yepyeni bir durum yaratmış bulunuyor.

Türk tarafının tutumu bakımından önemli bir pozisyon değişikliği anlamına gelen bu çıkışla birlikte, her iki başlıkta da çözüme gidilmesi bakımından kritik bir dönemecin geride bırakıldığı söylenebilir.

Ancak Erdoğan’ın çıkışının ne anlama geldiğini gösterebilmek için biraz geriye, 2021 ekim ayının başına, yani Türkiye’nin F-16 alımı ve modernizasyonu talebiyle Biden yönetimine resmi başvurusunu yaptığı günlere dönelim.

*

Türkiye 40 adet yeni model F-16 alımı ve ayrıca 79 F-16’nın “VIPER” olarak adlandırılan kitlerin temin edilerek modernize edilmesine ilişkin başvurusunu yaptığında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali dünyanın gündemine girmemişti.

ABD Başkanı Joe Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 31 Ekim 2021 tarihinde Roma’da yaptıkları görüşmede, Türkiye’nin talebini desteklediklerini, ancak öncelikle Kongre engelini aşmaları gerektiğini söylemişti. ABD’den askeri alımların işleyişinde  yönetimin onay için yapacağı bildirime Kongre’den itiraz gelmemesi gerekiyor.

Tabii o dönemde Kongre faktörü denildiğinde, F-16’lar konusunda onayın alınabilmesi için daha çok Yunanistan’la ilgili konular ön plana çıkmakta, Türkiye’nin Ege’deki hareket tarzını ilgilendiren bazı güvencelerin istendiği şeklinde yorumlar yapılmaktaydı.

Her halükârda ABD yönetimi, talebi Kongre’den geçirebileceği hususunda iyice emin olmadan bu adımı atıp atmamak konusunda ihtiyatlı bir tutum içindeydi.

*

Başvurudan beş ay kadar sonra 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’yı işgali bütün hesapları altüst etti. İşgal, Rusya’nın saldırganlığından ürken İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka üye olmak için NATO’nun kapısını çalmalarına yol açarken, Türkiye kendisini hedef alan PKK, FETÖ gibi terör örgütlerinin faaliyetlerine hoşgörülü davrandıkları gerekçesiyle bu iki ülkenin talepleri karşısında NATO’da veto kartına başvurdu.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
2024’TE TÜRK DIŞ POLİTİKASI (6) 2024, Hakan Fidan’ın profilinin güçlendiği bir yıldı 11 Ocak 2025 | 371 Okunma NATO ülkelerine tehdit Trump’tan kaynaklanırsa? 10 Ocak 2025 | 333 Okunma 2024’te Türk dış politikası (5) Beşar Esad, tarihin akışının kendisine açtığı pencereyi kapatmayı tercih edince... 09 Ocak 2025 | 315 Okunma 2024’TE TÜRK DIŞ POLİTİKASI (4) BRICS’e üyelik tartışmaları artık kubbede hoş bir seda mı? 08 Ocak 2025 | 326 Okunma 2024’te Türk dış politikası (3) AB ile ilişkilerde yine değişen bir şey yok 04 Ocak 2025 | 133 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar