Gülencilerin hiç mi kabahati yok
BİRLEŞİK Krallık Avam Kamarası Dışişleri Komitesi tarafından bu ülkenin Türkiye ile ilişkileri hakkında hazırlanan son rapor, Gülencilerin 15 Temmuz darbe girişimindeki rolü hakkında Batı...
BİRLEŞİK Krallık Avam Kamarası Dışişleri Komitesi tarafından bu ülkenin Türkiye ile ilişkileri hakkında hazırlanan son rapor, Gülencilerin 15 Temmuz darbe girişimindeki rolü hakkında Batı dünyasında uç vermeye başlayan yeni bir yöneliş hakkında önemli ipuçları taşıyor.
Öncelikle belirtelim ki, komite bu raporu Türkiye’ye heyet gönderme ihtiyacı duymadan Londra’da düzenlediği oturumlarda İngiliz ve Türk uzmanları dinleyerek, buradaki Türk büyükelçiliği, İngiltere Dışişleri Bakanlığı, bazı Gülenci kuruluşlar gibi çevrelerle temas ederek hazırlamış.
Avam Kamarası raporu, cemaatin kimliği, geçmişteki icraatı, polis, yargı ve ordu gibi kurumlara ne derinlikte nüfuz edebildiği gibi başlıklarda ciddi derecede zayıf bir metin olarak dikkat çekiyor. Raporu hazırlayanların 15 Temmuz’a giden süreçte cemaatin Balyoz ve Ergenekon gibi davalar üzerinden yaptığı hamleleri de tam olarak kavradıkları söylenemez.
Rapor, büyük bir iddia ile 15 Temmuz’un doğrudan Gülen cemaatinin bir tasarrufu olduğu tezini çürütmeye soyunuyor, “Türkiye’deki darbe girişiminden bir örgüt olarak Gülencilerin sorumlu olduğunu kanıtlayan açık ve kesin delillerin bulunmadığını” ileri sürüyor.
Buna karşılık, “Gülenciler” darbeye karıştığı ileri sürülen muhtelif gruplardan yalnızca biri olarak gösteriliyor. Rapor, dinlediği tanıklara dayanarak, 15 Temmuz’un arkasında ordu içindeki dört grubun bulunduğunu ileri sürüyor:
1) Fetullah Gülen ve destekçileri,
2) Mustafa Kemal’in ideolojisi adına hareket eden unsurlar,
3) Ayrıcalıklarını ve ordu içindeki konumlarını kaybetmek istemeyen unsurlar ve
4) Üstleri tarafından kandırılarak ya da zorlanarak darbeye katılmaya sevk edilen askerler.