İddianamelerden 15 Temmuz’un yıldönümüne bakmak
Bu metinleri okudukça ve her gün darbe gecesinin bilmediğim yeni ayrıntılarıyla karşılaştıkça, Türkiye’nin 15 Temmuz gecesi -son anda- nasıl büyük bir kaosun eşiğinden döndüğü...
Bu metinleri okudukça ve her gün darbe gecesinin bilmediğim yeni ayrıntılarıyla karşılaştıkça, Türkiye’nin 15 Temmuz gecesi -son anda- nasıl büyük bir kaosun eşiğinden döndüğü gerçeği beni daha çok sarsıyor. Karşımda bulduğum planlamanın boyutlarını, bunu yapan organizasyonun devasa büyüklüğünü, tuhaf yapısını ve operasyonel kabiliyetini gördükçe, itiraf edeyim ki her seferinde bir kez daha şaşırıyorum.
Bu organizasyonun bünyenin her bir tarafını sarıp, vücudun bütün kılcal damarlarına kadar nüfuz edebilmesi ve bunu tam bir gizlilik içinde sinsice gerçekleştirebilmiş olması beni ürkütüyor. Ve bu kötü niyetli tasarımın hedefine doğru adım adım ilerleyişinin atlanması, siyaset ve devlet kurumlarının tehlikeyi fark etmek konusunda bu ölçüde yetersizlik göstermiş olması karşısında diyecek söz bulamıyorum.
Ve bu tasarımda bütün yollar halen ABD’nin Pensilvanya eyaletinde ikamet etmekte olan Fetullah Gülen’in merkezinde yer aldığı bu organizasyona çıkıyor.
Hal böyleyken bugün 15 Temmuz’a ilişkin ortaya atılan teorilerin bu çıplak gerçeğin ve iddianamelerde kendisini gösteren olguların üzerine çıkabilmesi Türkiye’ye özgü bir irrasyonel durumdur.
*
Binbaşı O.K., o gün saat 14.30’da MİT’in Yenimahalle’deki merkezine gidip MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a suikast yapılacağı şeklinde bir ihbarda bulunmasaydı ve darbe, planlayıcıların öngördüğü gibi 03.00’te icra edilmeye başlansaydı, muhtemelen 16 Temmuz 2016 sabahı çok farklı bir Türkiye’de uyanacaktık. Darbecilerin ilk raundu kazanması, bu kalkışmadan başarılı çıkacaklarının garantisi olmayacaktı kuşkusuz. Muhtemelen uzun bir zamana yayılabilecek çok kanlı bir iç çatışmaya sahne olacaktı ülkemiz.