İdlib dosyası (4): Türkiye-Rusya diyaloğu hayati önemde
GALİBA İdlib muammasının püf noktası yine Astana Mutabakatı’nın içinde yatıyor. Tam şurada: Mutabakat, (A) terörist kimliğe sahip örgütlerin üzerine gidilmesine, bunların hedef yapılmasına cevaz...
GALİBA İdlib muammasının püf noktası yine Astana Mutabakatı’nın içinde yatıyor.
Tam şurada: Mutabakat, (A) terörist kimliğe sahip örgütlerin üzerine gidilmesine, bunların hedef yapılmasına cevaz verirken diğer taraftan (B) ateşkes rejimine katılmak isteyen muhalif gruplara da kapıyı açık tutuyor.
Astana sürecinin garantörü olan Türkiye, Rusya ve İran üçlüsü bu mutabakat çerçevesinde “Ateşkesin dışında kalmış olan grupların ateşkes rejimine katılmalarını sağlamak için çabalara “devam etme taahhüdü” altında.
Bir başka anlatımla İdlib’de terörist kategorisinde olmayan cihatçı bir grubun ateşkes rejimine katılma iradesini belirtmesi halinde Astana sisteminin bu irade beyanını elinin tersiyle itmesi söz konusu değil.
Bu saptamayı yaptıktan sonra geçen perşembe günkü “Suriyeli cihatçılar yeni komşularımız oldu” başlıklı yazımızda ayrıntılı bir envanterini verdiğimiz İdlib’deki silahlı muhalif örgütlerin durumuna Astana kriterleri çerçevesinde yeniden bakmamız gerekiyor. Birinci grupta terörist sınıflandırmasının dışında kalan, bir bölümünü Türkiye’nin de doğrudan desteklediği örgütlerin oluşturduğu büyük bir ittifak var. Bu grupların ateşkese dahil olması Astana’nın ruhu ve lafzı açısından pek sıkıntılı görünmüyor.
İkinci grupta ise doğrudan terörist kimliği taşıyan ve bu çerçevede Astana rejiminin dışında kalan IŞİD ve El Kaide uzantısı HTŞ gibi örgütler bulunuyor. Burada ciddi sıkıntı var.
Karşımızdaki temel güçlük ‘terörist’ statüsünü taşıyan HTŞ’nin İdlib’de sahadaki en etkili aktörlerden biri olmasıdır. Alevlenme eğilimi taşıyan İdlib krizinin bir çözüm çerçevesine sokulabilmesi, HTŞ sorunu bir...