Tam 40 yıl sonra 12 Eylül’e bakmak
Askeri darbeyi olağanüstü koşullar getirmiştir. Ancak 12 Eylül sabahı Türkiye kendisini bu kez bir başka olağanüstülüğün içinde bulmuştur.
Geçen cumartesi günü 12 Eylül 1980 darbesinin 40’ıncı yıldönümüydü.
Bu vesileyle en üst düzeyde toplantılar düzenlendi, konuşmalar yapıldı, basında birçok haber ve değerlendirme yayımlandı. Bu tartışmalar 12 Eylül’e giden süreci, darbe gününü ve sonrasında yaşadıklarımızı bir kez daha hatırlamak, üzerinde düşünmek açısından bir vesile oluşturdu.
Kırk yıl, bir ülkenin ‘yakın tarihi’ne giren bir zaman kesitidir. Genç kuşaklar için geçmişte kalan uzak bir zaman boyutunu gösteriyor olsa da, bugün Türkiye nüfusunun sayıca hiç de azımsanmayacak bir kesimi bakımından hafızalarda bütün sıcaklığını koruyan bir dönemden söz ediyoruz. 12 Eylül’ün baskı ortamını yaşamış, hapse girmiş, işkencelerine maruz kalmış insanların çoğu hayattadır; aralarında bugün bulundukları kulvarlarda önemli görevler üstlenenler de var.
TSK’nın emir komuta hiyerarşisi içinde gerçekleştirdiği darbenin pek çok yönü bugün de tartışma konusu olmaya devam ediyor.