Türk-ABD ilişkileri bu kadar basıncı taşıyabilecek mi?
Aslında bu sorunların önemli bir bölümü Barack Obama’nın başkanlığı sırasında baş göstermiş, ardından Donald Trump döneminde iyice ağırlaşmıştır.
Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin tarihi tezatların tarihidir.
Bir yönüne baktığınızda, geçmişte belli dönemlerde yakın dostluk, müttefiklik, zenginleştirilmiş ortaklık, stratejik ortaklık, model ortaklık gibi kavramlarla tanımlanmaya çalışılan, bunlar üzerinden yüceltilen, ileri götürülmeye, her seferinde bir kademe yukarı çıkartılmaya çalışılan bir ilişki görüyoruz.
Gerçekten de konjonktürün uygun olduğu zamanlarda Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin yüksek bir zeminde seyrettiği dönemler yaşandığı söylenebilir, çok uzun sürelere yayılmasa da...
Madalyonun diğer yüzünde ise ilişkilere damgasını vurmuş büyük krizlerin, kapanmayan ciddi görüş ayrılıklarının, travmaların uzun bir listesi vardır.
Ankara cephesinde, 1964 yılında Türkiye’ye NATO güvencesinin işlemeyebileceği mesajını içeren ünlü “Johnson Mektubu” ve ABD Kongresi’nin Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle 1975’te Türkiye’ye silah ambargosu uygulayıp bir NATO ordusunun savunma yeteneklerinde ağır bir tahribata yol açması, bu...