Türk hava sahasının Rusya’nın askeri uçuşlarına kapatılması ne anlama geliyor?
Hürriyet Gazetesi Sedat Ergin’in bugünkü (30.04.2022)''Türk hava sahasının Rusya’nın askeri uçuşlarına kapatılması ne anlama geliyor?’’ başlıklı yazısı.
Türkiye’nin hava sahasını sessiz bir şekilde Rusya’nın askeri uçuşlarına kapatması Türk kamuoyunda yeteri ölçüde tartışılmadı.
Hava sahasının askeri uçuşlara kapanması Rusya açısından fiili olarak ne gibi olumsuzluklar yaratıyor? Uygulama, bu ülkenin Suriye’deki askeri faaliyetlerini ne ölçüde sekteye uğratabilir? Ankara’nın Moskova’da rahatsızlığa yol açması kaçınılmaz olan bu hamleyi yapmasının arkasında hangi siyasi mülahazalar yatıyor?
Bu sorulara yanıt aramadan önce Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgalinin başlaması sonrasında Türkiye’nin izlediği tutumu kısaca hatırlayalım.
İNGİLTERE VE İTALYA’YA ‘KARADENİZ’E ÇIKMAYIN’ MESAJI
İşgalin ve beraberinde çatışmaların başlamasıyla birlikte yaşanan durumu “savaş” olarak nitelendirerek, Montrö Sözleşmesi’nin 19’uncu maddesi çerçevesinde Boğazlar’ı “Savaşan Devletler”e, yani Rusya ve Ukrayna’nın savaş gemilerine kapatması, Türkiye’nin attığı ilk önemli adım olmuştu.
Ukrayna’nın Karadeniz’de anlamlı bir deniz gücü bulunmadığı için bu adım doğrudan Rusya’nın hareket serbestisini kısıtlıyor, bu ülkenin savaş gemilerinin Karadeniz ile Akdeniz arasında bağlantısını koparıyor.
Türkiye’nin attığı ikinci önemli bir adım, bu kez Montrö çerçevesi dışında, doğrudan diplomasi kanallarını kullanarak üçüncü taraflara, NATO ülkelerine Ukrayna’da savaş sürdüğü müddetçe Karadeniz’e çıkmamalarının uygun olacağını duyurmasıydı.
Montrö’nün 19’uncu maddesi işletildiğinde, savaşan devletler dışındaki üçüncü ülkelerin savaş gemilerinin Boğazlar’dan geçişini kısıtlayan bir hüküm bulunmuyor. Ancak NATO’nun Ukrayna’yı desteklemekte oluşu, birçok NATO ülkesinin yapmakta olduğu silah yardımları, ister istemez bu ittifaka bağlı savaş gemilerinin Karadeniz’de bayrak göstermeleri açısından hassas bir durum yaratıyor.
Türkiye, bu noktada Karadeniz’in Rusya ile ABD ve NATO arasında bir gerilim ve çatışma bölgesine dönüşmesi ihtimalini önlemek için Karadeniz’e çıkışları diplomatik girişimler üzerinden NATO’ya da kapamıştır. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, geçenlerde NATO ülkelerine “Karadeniz’e gelinmemesinin ihsas edildiğini, nezaketle telkin edildiğini” açıklamıştı.