Türkiye ile Yunanistan arasında barışa şans verme zamanı

Hürriyet yazarı Sedat Ergin bu hafta 'Türkiye ile Yunanistan arasında barışa şans verme zamanı' başlıklı yazısını kaleme aldı.

TÜRKİYE ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin nevi şahsına münhasır bir yapısı var. Başka ülkeler arasındaki ilişkilerin dinamiklerinin işleyişinin açıklanmasında kullanılabilecek modellerin dışına çıkan, bu gibi kalıpları tersyüz eden, bunlara meydan okuyan bir ilişki yapısından söz ediyoruz.

Burada karşılaştığımız kendine özgülük, kuşkusuz öncelikle uluslararası ilişkiler alanındaki akademisyenlerin üzerinde çalışması gereken bir durum olarak beliriyor.

Ancak biraz üstünde düşündüğümde, bu ilişkinin galiba farklı uzmanlıkların da alanına girdiğine kanaat getirmekten
alıkoyamıyorum kendimi. Her zaman rasyonellere dayalı kabuller üzerinden formüle edilebilecek bir ilişki işleyişi söz konusu değil.

Galiba rasyonellerin dışındaki davranışların, saiklerin, duyguların da sıkça denkleme dahil olduğu karmaşık bir ilişki bu.

Aralarında çok ciddi anlaşmazlıklar, çatışmalar olsa da, aynı duygu iklimini paylaştığını hisseden insanların her şeye rağmen karşı koyamadıkları bir biçimde birbirlerine doğru yönelmesi ve yan yana geldiklerinde kendilerini iyi hissetmelerinde olduğu gibi durumları düşünün...

Aynı coğrafyayı paylaşan, aynı rüzgarları içine çeken iki ülke arasında da aynısı pekâlâ olabiliyor.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin tarihine baktığımızda, bu tespiti haklı çıkaracak o kadar çok vaka aktarmak mümkün ki...

*

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün gerçekleştirdiği Atina gezisi sırasında yapılan karşılıklı sıcak açıklamalar, gezinin tümüne hâkim olumlu hava işte bende bu düşünceleri tetikledi. Klasik bir analiz kalıbının dışına çıkmak istedim dün sabah bilgisayarın karşısına oturduğumda.

Ve 1990’lı yılların sonunda çok yakından tanıklık ettiğim bir dönemde Türk-Yunan ilişkilerinde yaşanan sert gelişmeleri, savrulmaları, iniş çıkışları hatırladım.

Terörist Abdullah Öcalan, 1998 yılı sonuna doğru Suriye’den çıkmasıyla başlayan uzun bir kovalamacadan sonra 1999 yılı şubat ayında Yunanistan’ın Kenya’nın başkenti Nairobi’deki Yunan Büyükelçiliğinde ortaya çıkmıştı. Öcalan, CIA ile işbirliği içinde düzenlenen bir operasyonla 15 Şubat 1999 Pazartesi günü MİT tarafından Türkiye’ye getirilmişti.

Yunanistan devleti, komşusu Türkiye’de o dönem itibarıyla 30 bin insanın ölümüne yol açmış bir terör örgütünün kurucusu ve yöneticisini olan kişiyi koruyucu kanatları altına almakta bir beis görmemişti.

Tabii bu skandalın ortaya çıkması Atina’da şiddetli bir siyasi sarsıntıya neden olmuş, Yunanistan uluslararası alanda zor duruma düşerken, iki ülke arasındaki ilişkiler tarihinin en kötü dönemlerinden birine girmişti.

Derken...

Türkiye, aynı yıl meydana gelen 17 Ağustos 1999 Körfez Depremi’nde tarihinin en büyük doğal felaketlerinden birini yaşarken, ilk yardıma koşanlar arasında Yunanistan vardı.

Bu deprem felaketi, Atina’da hükümeti sarsan Öcalan krizinden hemen sonra Yunanistan’da dışişleri bakanlığı görevini üstlenen Yorgo Papandreu ile zarafetini, nezaketini hep özlediğimiz, o tarihteki Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in birlikte yürüttükleri diplomasi üzerinden iki ülke arasında önemli bir yakınlaşma dönemini beraberinde getirmişti.

Özetle, Yunanistan’ın Kenya’da suçüstü yakalanmasından sonra artık kolay kolay iflah olmayacağı düşünülen ilişkiler birden bahar havasına girmiş; dahası, Yunanistan Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecine kuvvetli bir destek vermeye başlamıştı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
14 soru ve yanıtta Halep/HTŞ krizi 30 Kasım 2024 | 4.378 Okunma F-35’ler ve S-400’lerde çözüme doğru mu? 28 Kasım 2024 | 1.806 Okunma Türkiye BRICS’te beklentileri aşağı mı çekiyor? 23 Kasım 2024 | 425 Okunma Trump ile Putin Suriye’yi müzakere etmeye kalkarlarsa... 22 Kasım 2024 | 732 Okunma Suriye’ye kara harekâtı tartışması ve Rusya faktörü 21 Kasım 2024 | 1.309 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar